Yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak

Ülkenin son kırk yılından Sezen Aksu’yu çıkardığınızı, hiç var olmadığını düşünün. Ne kadar kalırdık geriye? Memleket ne kadar memleket olurdu, onun ekledikleri olmasaydı?
Elimi Bırakma’nın 3. Bölümünde yer verilen Sezen Aksu şarkısı “Yalnızlık Senfonisi” de izleyiciyi, sayısız darbeyle yıkılan, sırtını dayadığı her şeyi kaybetmiş Azra’nın yalnızlığına, kendi anıları, yaraları ve tanıdık bütün duygularıyla ortak olmaya çağırıyordu.
Yaşadığı onca soruna, ihanete, acıya karşın “Bir kez bile neden ben?” diye sormayan, hiç isyan etmeden ayakta kalmaya çalışan Azra’nın bu azmini, insanlara ve kendisine karşı yine de inancını kaybetmeyişini görüp yanında olmak, elini tutup ona destek olmak isteyen başkaları da var elbette.
Kayıp olan ve bölüm boyunca, Azra’nın kâh morga teşhis için gittiği kâh yanlış bir ihbar telefonuna koşarak aradığı Mert’in bu süreçte yaşadıklarının işleniş biçimi de yine çok değerli ve anlamlıydı. Cenk’in Otizm Vakfı Özel Eğitim Merkezi’ne yaptığı kısa süreli ziyarette anlatılanlarla işlenmiyor konu sadece. Dizinin ilk anından beri, hem otizmli olmayanların olanlarla nasıl iletişim ve ilişki kurması gerektiği hakkında bilgilendirmeyi hem de otizmlilerle bir birey olarak empati kurmayı ve dünyayı onların gözünden algılamayı amaçlıyor. Bu özenli çabanın otizm hakkında bilinçlenmeyi artıracağına ve hayatı otizmliler için kolaylaştırmaya katkı yapacağına inanıyorum.
Bölümün keyifle izlediğim bir başka sahnesi de Azra’nın umutlarının zayıflayıp duygusal olarak en yorgun hissettiği anlardan birinde Cenk’in ona olan desteğini görmekti. Azra’yı tanıyarak kazanmaya başladığı azmi, inancı ve umudu yine Azra’ya destek olmak için kullanıyordu Cenk. Azra’dan aldığı gücü yine onunla paylaşıyordu:
Diziye hem adını veren hem de dayanışmayı, desteği sembolize eden bir leitmotif olarak kullanılan “elimi bırakma” anlarından bir diğeri de bölümün başlarında yaşandı. Başını çarparak geçici bir hafıza kaybı yaşayan Feride Hanım, kendisini hastaneye getirdikten sonra sosyal hizmetlere emanet etmeyi düşünen Azra’nın ellerine sarılıp, onu bırakmamasını istedi. Azra için çok tanıdık bir andı bu.
Çatıdan atlamayı düşündüğü sırada, elini tutup bırakmamasını isteyen Mert gibi, Feride Hanım da çaresiz ve korku içindeydi. Azra’nın yüreğinde onun için de yer vardı elbette. Evinde de… Bölüm boyunca Azra’nın yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen bir an bile şefkatini, sevgisini, saygısını, olgunluğunu yitirmediğini gören Feride de Azra’ya karşı derin bir sevgi ve hayranlık beslemeye başladı. Kısa sürede iyileşmesinin, kim olduğunu hatırlamasının (Hafızası geri geldikten sonra Azra’ya bir süre kök söktürmesinin ve kendi şirketindeki iş görüşmesini engellemesinin yarattığı kızgınlık bir tarafa) ve Azra’ya duyacağı minnetin hikayenin gidişatını çok değiştireceğini tahmin etmek zor değil elbette.
Bölümü, ona bunca zamandır destek olan ve hayranlık duymaya başlayan Cenk’in (Feride Hanım’ın küçük oyunları nedeniyle) Çelen Grup’taki iş görüşmesini kaçıran ve haber veremeyen Azra’ya sitem etmesi, hesap sorması ve inanmamasının yarattığı şaşkınlıkla kapatıyorduk ki (Cenk, Azra başvuruyu kendisi yapmak isterken, ona yardım etmek için ısrar eden sendin halbuki!), Mert’in Azra’yı arayıp yardım istemesiyle, umutla ve gözyaşlarının gülümsemeye dönüşmesiyle noktaladık yine.
Öyleyse yeni bölümü beklerken kulağımızda yine tanıdık notalar, zihnimizde ortak anılar, gülümsememizde ortak duygularla;