Siyah Beyaz Aşk Replikleri - 665
Aslı - Kimse kalmadı. Kimse kalmadı!
Ferhat - Ben varım. Ben varım.
Abi
Analar ve Kızları
Namık - İkinizin de yaptıkları affedilir şeyler değil.
Yeter - Af beklemiyoruz zaten..
Namık - "Hem suçluyum, hem güçlüyüm" diyorsunuz yani...
Yeter - Benim bu hayatta bir tek suçum var. Tek... Onu da sen biliyorsun...
Namık - Kavga gürültü istemiyorum. İkiniz de başınızı önünüze eğeceksiniz.
Yeter - Eğdirmeye çalış istersen...
Namık - Yeter...
Yeter - Ne var? ... Gülsüm! Sen evet git. ... Şu giden kim biliyor musun? Gülsüm mü? Hayır. Otuz yıl önceki Yeter. İtin birinden hamile kaldı, kendi berber Necdet'ini buldu. Ya da o onu... Anaların kaderi, kızlarının çeyiziymiş... Bak... İyi bak... Beni Necdet'e bıraktığın gün arkamdan baktığın gibi bak... Şükür ki Abidin gibi mert bir Necdet'i var... Şimdi hangi suçtan, hangi güçten konuşalım istersin?
Kırk Mum
Aslı - Bir laf vardır, bilir misin? İnsanın sevdiği öldüğü zaman ciğerinde kırk tane mum yanarmış. Sonra kırk gün içinde o mumlar teker teker söner, gidermiş. En son kırkıncı günde son mum sönermiş. Ama böyle, bir an gelir; bir koku, bir hatıra, bir şey, o kırkıncı mumu yakar dururmuş. Bizim mumda galiba hep yanacak.
Borç yiğidin kamçısıdır...
Ölüm ölen için değil
Aslı - İnsan öleceğini hisseder mi acaba, Dilsiz?
Dilsiz - Hisseder belki de, Yenge, ama konduramaz ki... Ölüm uzak sanıyoruz ya, yanımıza, yöremize...
Aslı - Dokunuyormuş.
Dilsiz - Ben de kardeşimi kaybettim.
Aslı - Yapma! Başın sağ olsun.
Dilsiz - Ölüm soğuk, acımasız, merhametsiz. Ölüm ölen için değil, Yenge, kalan için var.
Aslı - Doğru. Genç miydi kardeşin?
Dilsiz - Gençti ya.
Aslı - Ah!
Dilsiz - Askerden izne geliyordu. Trafik kazasında öldü.
Aslı - Ne denir ki? Aslında biliyoruz da unutuyoruz işte, Dilsiz. Ölümün karşısında her şey, her an, her söz boş. Boş işte!
Gurur duy
Aslı - Gurur duyuyorsun değil mi kardeşinle?
Ferhat - Her zaman. Her zaman duyuyorum. Sen de kardeşinle gurur duy. O bunu hak ediyordu. Hem de çok.
Aslı - Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? O seni içeri atmak istiyordu.
Ferhat- Gerçekten böyle düşünüyorum. O beni içeri atmak değil aslında, dışarı çıkarmak istiyordu. Kardeşini sevdiği için.
Namık Emirhan'ı ben vurdum
Yeter - Namık Emirhan'ı ben vurdum. Yıllar önce... Yıllar önce tanıdığım bir kadını öldürdü o. Çok aşıktı Namık'a. Deliler gibi. Onu bataklıktan çekip alan, kurtaran bir kahraman gibi görüyordu. Sonra hamile kaldı. Seviçten uçuyordu. Namık'a bir evlat verecekti ama Namık, evlenemeyeceklerini söyledi. Yıkıldı tabi kadın. Sonra tutup kolundan kızcağızı, götürüp gariban bir berberin önüne attı. İşte o gün öldü o kızcağız. Öldüğünü kendisi bile fark etmedi. Sonra bir oğlu oldu. Adını Ferhat koydu.
Hayallerimiz vardı
Aslı - Kimse kalmadı bu fotoğraftaki. Hayallerimiz vardı. Umutlarımız... Hayat çok garip, çok acımasız.