Seni Beklerim Terkettiğin Yerde
#KiralıkAşk Vol.26
Dizi birkaç bölümdür istediğim ve tahmin ettiğim gibi ilerliyor. Tepedeki Ev'den başlayan aşağıya doğru yuvarlanma, ara sıra bir küçük tepeye çarpıp yükselir gibi olsa da, bu inişi değiştirmedi ve Ömer dibe vurup durdu.
Ömer ve Defne'nin ayrıldıkları deniz kenarındaki bankı, büyük bir dairenin merkeziymiş gibi düşünerek, bu ayrılışı şöyle okumuştum: Defne Ömer'i bankta bırakıp gitti. Ömer Defne onun hem cezasıymış hem de ödülüymüş gibi orada, o merkezde Defne'nin dönüşünü bekliyor. Bölümde yürüyüp giden Ömer'se de manevi olarak bankta kalan Ömer'di, kalkıp giden Defne'ydi.
O ayrılıştan sonraki iki bölüm, yani Defne'nin Cherie'ye girmesi ve sonra da konkur için Passionis'le kapışılması olarak özetleyebileceğimiz iki bölüm Defne'nin koşarak uçarak vardığı çemberin dış kenarından, merkeze yani Ömer'in yanına dönmek için adımlamaları. Ömer "Seni beklerim öptüğün yerde", sori, terk ettiğin yerde şarkısıyla Defne'yi bekliyor. (Bu yazıda da bir şekilde Nilüfer'den kapı açıldı. Birkaç yazıdır, yalancı kuş nostalji rüzgârında şakıyor. Bu yazının şarkısı da Nilüfer'den gelsin o halde. Bkz. son sayfa süprizi.) Bunu da Defne'nin bilekliğini koluna takarak ifade etti. "Bırakmadım, bekliyorum," dedi.
Üstelik bu bileklik kendisine hediye edilmediği halde. Yerden alıp taktı bu bilekliği. Dahası bir zamanlar Sinan'ı kıskanmıştı bunlardan biriyle. Üstelik Sinan'ınki hediyeydi, böylesi değildi. Buna rağmen Defne anlamazlıktan geliyor ya da düpedüz anlamıyor. "Yafu bu niye benim bilekliğimi almış takıyor" demiyor. İz'e aşkından takıyor değil herhalde! Defne Topal'dan "Aşkı Bulmanın ve Kaybetmenin Yolları"!
Rezil Sevgilim, Şerefli Rakibim
Sinan için, güvenmediği için ayrıldıkları Yasemin bile şerefli rakip olduktan sonra, Sude de nihayetinde kendisini affettirir, öyle böyle. Sinan kin tutmaz, tavrı uzun sürdürmez. Ayrıca bunu affetmeyecek kişinin, Koray'ın getirdiği Cherie tasarımlarına da bakmamış olması gerekir. Yani farz etti ki, tasarımları getiren Sude. Sinan nasıl Koray'a kızmadıysa Sude'ye de kızamaz. Yine de Sinan bu. sağı solu belli olmuyor, daha doğrusu bazı konularda tam sınırda duruyor ve kolayca iki tarafa da kayabiliyor gibi.
Ve Sude'ye olan ilgi alâkasından da emin olamıyor insan. "Biz arkadaş kalalım" deyip hop sırtını dönerse de şaşırmam, ondaki maya böyle gibi. Hava burcu Sinan. İkizler olması muhtemel. Hem yükseleni, hem alçalanı. Çifte ikizler. Zaten Sinan'ın sürekli, "ateş almaya geldim" ve "hopp ben kaçtım," der gibi, yarısı içerde yarısı dışarda, hareket halinde, fır dolayı bir hali var. İkizler mi, terazi mi, kova mı... İnsan sevmek istese, sevecek zaman bulamaz. Sevmeye meylin olsa özlemi göze alacaksın. Öyle bir tip. Yine de Sinan'daki bunca hercailiğe, bunca havailiğe rağmen geçmişten çıkıp çıkp gelen bütün eski sevgililer Ömer'de. İlginç.
Geçen haftalarda bu grubun burçları üzerine epey kafa yordum. Şimdiye dek fırsat olmadı ama bir yazıda tahminlerimi filanlarımı yazayım diyorum. Önce Ömer için Kova mı acep dedim, malum namı diğer "dahilerin burcu". Fakat Kova demek teknoloji demek. Ömer'in de teknolojiye ilgisi neredeyse sıfır. Gerçi akıllı saat kullandı falan ama sonuçta ülkenin en gözde tasarımcılarından, özel hayatına reklam almış der geçeriz, asıl geçen bölümlerden birinde arabası yenilenecekti ve markası modeli motoru şusu busu ne olsun, zerre zaim ilgilenmedi bile. Şükrü'ye yolladı pası, sen karar ver, falan filan dedi. Yani teknoloj ilgisi dersinden sınıfta kalıyor. Adalet duygusunu düşünüp Terazi diyebiliriz ama pek karasızlık da yaşamıyor. Ateş grubundan desek, durgun; toprak desek, duygusal; su desek, realist. Yani Ne ateş ne toprak, ne su. Sanki yine en çok hava, sanki Terazi. Neyse, başka bir yazıya.
Sinan'a dönersek, gönlünden Yasemin gider, Defne gelir, Defne gider Sude gelir, Sude gider başkası gelir. Bir de Cherie alt kata geldi geleli, Yasemin ve Sinan, Defne ile Ömer'den daha çok karşılaşıyorlar asansörde. Ve bu karşılaşmalarda da Sinan'ın alıcı bakışları, her seferinde iltifatları var. Yasemin'e ilgisi bitmedi, bitmemedi, bitememiş. Hani arada İso olmasa, senaryo yeniden Sinan'ı Yasemin'e mi kaydırıyor diyeceğim. Yasemin "Kiralık Aşk" logosunun ortasına, bir yanına Sinan, bir yanına İso. Olmaz mı?
Logo demişken, dizinin bazı logolarında ortada Defne, sağ ve solda Ömer ve Sinan vardı. Buna göre Defne bu iki aşkın arasında kalacak gibiydi, fakat senaryo başka bir yere geldi. Senaryo değiştiyse neden, değişmediyse bu logo neden? Yeni haliyle bir yanında Ömer, bir yanında Deniz olur herhalde. Ömer'in de bir yanında Defne, bir yanında İz. Aslında karakterlere bu logoyu ayrı ayrı yapmalı. Çoğu çapraz ateş altında.
Nihayet ilk kez bu bölümde, Sinan'ın odasının camı ve manzarası göründü. Niye bunca zaman sakladılar acaba. Hatta bir bölümde Koray da demişti, "Ayy Sinan odanın manzarası çok çirkin," diye. Ya orada inşaat bir şey vardı, bitti, ya yan binadan çekmeyin, yakın dediler, rica filan ettiler. Neyse artık, izin bir şey çıkmış. Nihayet göstermeye başladılar. Yani şahane bir manzara değil ama fazla gizli olunca da dikkati oraya çekiyordu.
Defne ilk bölümlerdeki gibi, sakarlıktır, Ömer'e ilgidir falan filan derken eski tadını bulmaya başladı başlamasına da eski Defne'nin yapmayacağı bir şey yaptı. Sözümona Passionis tasarımları, zaten bir saat sonra konkur toplantısında görülecekmiş ve önceden görmek bir şeyi değiştirmeyecekmiş. İyi de aynı Defne değil miydi, az sonra görecek olmasına rağmen Ömer'in italyanlar için tasarladığı özel ayakkabıyı Sadri Usta'dan alıp da içine ısrarla bakmayan, bakmayı doğru bulmayan. Ömer'e karşı mahcup da olmadı toplantıda... Bir de Yasemin'le saf saf aralarında konuşmuyorlar mı bunlar o tasarımlar çıkmadı diye... Güler misin, ağlar mısın... Koş kızım Defne. Nereye bilmiyorum. At kendini bir yerlere.
Ama Ömer'in odasında kitabını, -ortak kitapları sayılır, Defne'nin de kitabı sayılır o. Emeği var, O'nun hediyesi- bulması hoştu. Ve bakarken Ömer'in gelmesi... Bu kısımda Defne'nin tam olarak ne hissettiği belli olmadı. Kitap oraya ihmal edilircesine konmuş. Ömer'in özel çekmecelerinden birinde değil, uzakta dolapta. Bu Defne'nin de sınırda olduğunu gösteriyor adeta. Bu kitap daha uzağa da gidebilir, belki de bundan sonrası çöp sepetidir. Yani Defne bir şeyler yapmalı, tabii Ömer'i kaybetmek istemiyorsa. Ömer çizsin diye uğraştı ama kendisi için, Ömer kendisini rakip görmüyor, küçümsüyor diye. Defne'yi savunacak olunca yine bir defosu çıkıyor.
Bu bölümde sanki ana hikâye Sude nasıl madara edilecek gizemi için yazılmış ve kurgulanmış. Sude'nin intikam hissi aşkına baskın çıktı, Sinan'ın maddi darboğaza gireceğini ve bunalacağını bilmesine rağmen sırf Ömer'e zarar verebilmek için Passionis tasarımlarını Cherie'ye götürdü. Ömer de müneccimden hallice. Çizebildiğini gizliyor, Sude kansın diye iki dosya yapıyor, birine daha hafif çizimleri koyuyor, diğer dosyada ise esas topları tutuyor. Sude'nin entrikalarının ortaya çıkması bu kadar önemliyse, bu iş bu bölümle kalmayacak demektir, acaba nereye açımlanacak bu konu. Diyelim Sinan Sude'den istifa edecek, Sude Passionis'e adım atamayacak, e ne olacak yani, nereye varacak iş, nesini etkileyecek ana hikayenin? Sude tasarımları zaten Yasemin'in de Defneye dediği gibi hepi topu bir saat önce götürdü görsünler diye. Yani bir şey değişmeyecekti o saatten sonra. Niye bu kadar önemli bir hadiseye dönüştü? Sanırım bileyi için. Sude'nin intikam hissi bileylensin diye. Görelim:
Ömer'i yıkacak darbe ne Neriman'dan, ne Defne'den... Sude'den gelecek. Sude eylem potansiyeliyle fıkır fıkır kaynıyor ve bu potansiyele bakarak henüz fazla bir şey yapmadı diyebiliriz.
Neriman önce Defne'den parasını geri istiyor, Defne vermeye kalkınca da "Ben senden işi istiyorum, parayı değil" diyor, kabul etmiyor. Artık Defne bu dayatmayı da kabul etmez herhalde! Dizinin senaryosundaki bu yeni dönemeçte kabul etmemesini bekliyorum. Ömer'e yaklaşabilmesi için bu borç ödünç paradan kurtulması lazım. Çözüm olarak Necmi'yi görüyorum. Defne gitsin Necmi'yle konuşsun, "Siz benim yerime bu parayı Neriman Hanıma verin, benden kabul etmiyor" deyip ilk taksidi Necmi'ye mi verecek artık, aralarında o bu ne konuşma gelişecekse, versin kurtulsun.
Ayrıca yeni bir kiralık aşk, dizi için heyecan verici. Bakalım kimlerin ayağına dolanacak. Sude bu kiralık aşk dümenini öğrenip onu kendi işleri için mi kullanacak... Neriman'a pabucunu ters giydirir o. Sude'den beklerim, yapsa şaşmam.
Konkurun galibi henüz belli olmadı ama İngiliz firma sanki Cherie'den de vazgeçmeyecek, Defne'deki herkesin gördüğü ışığı onlar da kaybetmek istemeyecekler ve Cherie yi de bırakmayacaklar.
Defne'nin bu kadar kendine güvenli olması, hatta Yasemin'e bile motivasyon dersi vermesi hoş. Deniz Tranba güzel özetledi Defne'yi : Yufka yürekli ve hırçın. Fakat Tranba, Defne'nin yufka yürekliliğine ne zaman tanık oldu ki...
Şükrü'yü bölümlerde görmeyince özlediğimi fark ettim, Defne'yle falan ne güzel sohbetleri vardı, her bölüm, olmazsa, en azından iki bölümde bir olsun. Kiralık aşk sofrasında Şükrü'nün acayip tadı tuzu var, onsuz eksik bu tad.
Defne böyle komik, savruk, enerjik, deli dolu olunca, acayip acayip bağırınca tatlı oluyor, coş, coştur, bombelere gel kızım Defne.
Yeni bölüm fragman kapağı fragmanın içinde yoktu. Neden. Bir de şunu merak ediyor artık insan: Acaba fragmandan hangi sahneler bölümde yitik olacak? Mesela bu canımlı asansör sahnesi bölümde olmazsa gelenek devam eder, şaşırtıcı olmaz.
İlkokul, oyun, falan filan deyince, şarkıya geldi sıra. Ömer'den Defne'ye geliyor, "Artık yeter" diyor. Nilüfer söylüyor. Körebe. Arrivederci...
Artık yeter vazgeç sen oyundan
Çocuk değiliz ayrıldık okuldan
Sen benle körebe oynama