1001 Tv > Dizi Replikleri > Sen Anlat Karadeniz yeni bölüm replikleri

Sen Anlat Karadeniz yeni bölüm replikleri -

Binbir Tv | 9.03.2018 | Sen Anlat Karadeniz
Sen Anlat Karadeniz

Asiye - Sen benimle bir gelsene.
Tahir - Hoppala! Ula, teker teker gelin.
Asiye - Çift gelmedim da. Tek geldim zaten. Yürü. Ula uşak, sen de hiç akıl yok mu? Hazır Mercan yüzüğü çıkarmış, sen ne demeye gittin, geri verdin?
Tahir - Yapacak bir şey yok. Sözümüz söz. Ben ayrılamam.
Asiye - Ula, memleketler ayrılıyor. Sen ne diye ayrılamayacakmışsın?
Tahir - Yengem, kıza ümit verdim, ümit. Ben o geve o eve gittim mi, o yüzüğü taktım mı, o fışkıyı yedim mi? Bitmiştir.
Asiye - La havle vela kuvvete.. Uşak, niye o fışkıyı yediğini hepimiz biliyoruz. Kız başkasını sevmiş sandın, dellendin. Çünkü... Nefes'e sevdalandın.
Tahir - Yenge, sallama. Benim Nefes'e sevdalandığım falan yok.
Asiye - Tahir, bari kendine yalan deme be, yengem.
Tahir - Yenge, etme!
Asiye - Ben etmesem sen kendine kıyacaksın be, paşam. Sevdalısın Nefes'e. Gel, yapma. Yakma ikinizi de.
Tahir - Yahu yengem, sevdalansam ne olacak? Kendi kendime yanıp tutuşmaktan başka ne olacak? Dokunamam, koklayamam, saçını okşayamam, elini tutamam.
Asiye - Niye? Sevdanın karşısında ne durmuş be, yengem.
Tahir - Yengem, bilmezmiş gibi konuşma. Bizim bu topraklarda bekar bir uşak, çocuklu bir kadını almaya kalktı mı ne olur? Ben erkeğim dayanırım. Ama Nefes? Çok çektirirler ona be, yengem. Bu zamana kadar çektikleri yetmedi mi?
 

Ağlamam geldi

Tahir - Yiğidimmm...
Yiğit - Ben gece yine aya bakıp uludum bir sürü. Duydun mu sen?
Tahir - Duymam mı ya? Aha dedim, bizim kurt iş peşinde.
Yiğit -  Hiç korkmadım ben. Ağlamadım da.
Tahir - İşte bizim Yiğit!
Yiğit -  Ama şimdi ağlamam geldi azcık.
 

 


Emanet

Mustafa -  Asiye! Asiye... Benim tek derdim Tahir'in canıdır ha. Başka çarem yoktu, biliyorsun.
Asiye - Fuşki yoktu... Yiğidi o zalime teslim ettin Mustafa. Sana emanetti o sebil. Emanete hıyanet ettin Mustafa!
Mustafa - Valla, Tahir'in de canı bana emanettir. Babamın emanetidir bana.
Asiye - O mazlum Allah'ın emaneti be adam! Allah boşuna mı onu bizim eve gönderdi sanırsın? Babanın emanetini, Allah'ın emanetinden önde mi tutarsın Mustafa?
Mustafa - Anası değiliz, babası değiliz? Nereye bize Allah'ın emanetidir?
Asiye - Anlamıyorsun değil mi?
Mustafa - Anlamıyorum!
Asiye - O zaman anlayacağın dilden anlatayım. Senin de kızın var! Ya biri kızımızı bir zalime teslim etseydi? Evladına ağlayan ana ben olsaydım Mustafa?
Mustafa - Asiye...
Asiye - Sen benim sevdiğim adama ne ettin Mustafa? Ne ettin?
 

 


Pranga

Mustafa - Arayı açma da halamın oğlu!
Mithat - Dayı oğlu! Bu deli çocuk kendini de yakacak, o kızı da yakacak. Bir el at şuna da?
Mustafa - Ne oldu ya?
Mithat - Elindeki yüzük parmağına kelepçe olmuş. Yüreğindeki sevdalık pranga olacak, haberi yok. Bir ses et da.
Mustafa - Davul bile çaldım, halamın oğlu! Sen de bilirsin, o prangaya bir kere mahkum oldun mu sonun müebbetir da.

 

 

Bir gün beni sevme ihtimalin var mı?

Tahir - Lafı döndürmeyeceğim. Sözü sen mi attın?
Mercan - ...
Tahir - Konuş benimle, Mercan, başını sallama. Bu yüzüğü parmağından kim çıkardı?
Mercan - Babam.
Tahir - Bu yüzüğü takarken sana sormadım. Belli ki baban da sormamış.
Mercan - Zaten kimse bana pek bir şey sormuyor.
Tahir - Ama ben şimdi soruyorum. Bu yüzüğü çıkartmamı istiyor musun?
Mercan - Sen Nefes'i seviyor musun?
Tahir - Bu yüzüğü çıkartmamı istiyor musun, istemiyor musun?
Mercan - Söz verdin diye mi soruyorsun bana?
Tahir - Diyelim ki öyle, söz verdim diye...
Mercan - Bir gün beni sevme ihtimalin var mı?
Tahir - Yüzüğü çıkartmamı istiyor musun, istemiyor musun?
Mercan - Çıkartmanı istemiyorum. Ama...
Tahir - Ama?
Mercan - Bunu takmam için benim biraz düşünmem lazım.
Tahir - Düşünecek misin? Babana mı soracaksın?
Mercan - Ben düşüneceğim.
Tahir - Eğer takmaya karar verirsen, o yüzüğü parmağından kimse çıkaramayacak. Eğer çıkacaksa da bu senin kararınla olacak, anladın mı?
Mercan - Anladım. Peki senin yüzüğün, o da orada kalacak mı?
Tahir - Onu da yalnız sen çıkartacaksın.
Mercan - Anladım.
Tahir - Güzel. Haber edersin.
 

 

Hepsine değer

Asiye - Bu masum niye susuyormuş, biliyor musun?
Mustafa - Niye?
Asiye - Annesi, dayısına Vedat'ı şikayet etmiş. Vedat da "Sussaydın ağabeyini öldürmezdim." demiş Nefes'e. Seni de şikayet ederse annesini öldüreceğinden korkuyor. Körle yatan şaşı kalkarmış, Mustafa Kaleli. Şimdi sen de o mazlumun gözünde Vedat gibi zalimsin. Değdi mi bari?
Mustafa - Sabinin hayatı emniyette, kardeşimin canı emniyette. Vedat? Onun ipi bende. Mazlum beni zalim bilmiş, sıkıntı yok. Tahir bana öfkelenmiş, sinirlenmiş, sıkıntı yok. Ben ömrümün sonuna kadar nedamet getirmişim, sıkıntı yok. Değer mi diye soruyorsun ha, Asiye'm. Değer. Benim ailemin ayağına taş değmesin, değer. Hepsine değer.
 

 

Güzel anılar

Osman Hoca -
Ne toprağı küstüreceksin ne de avucunun içindekini inciteceksin. Gördün mü?
Nefes - Hocam, bahçe işi anlatmanız bile huzur veriyor. Sanki soğan sökmeyi değil de, hayatın sırlarını anlatıyorsunuz.
Osman Hoca - Bu alemde her şeyin bir sırrı vardır, biliyor musun? Aleme kalbinle baktığında hepsini bilirsin.
Nefes - Şey... Hocam, kâbuslardan kurtulmanın da bir sırrı var mı?
Osman Hoca - Kâbus mu görüyorsun? Var tabi, onun da sırrı var. Sırrı duadır. Allah'a sana güzel şeyler yaşatması için dua edeceksin. İnsan uyur ama korkular uyanık kalır, biliyor musun? Güzel şeyler yaşamaya alışınca hepsi geçecek. Kötü anıların yerine güzel anılar gelecek inşallah.
Nefes - İnşallah, Hocam.
 

 

Gözümün önünde olsun, yeter

Nefes -
"Mercan yüzüğü fırlattı." da ne demek?
Tahir - Oh, hesap soruyorsun.
Nefes - Ya, ne soracağım? Sormuyorum. Hem zaten bana ne ki? İsterse kafana fırlatsın.
Tahir - O yüzük bir delilik anında takılmıştı.
Nefes - Sen de Mercan'ın çıkarmasını fırsat bilip akıllandın mı?
Tahir - Ben bir şey yapmadım ki. Mercan kendi tutup çıkarttı yüzüğü. Sonra da fırlattı işte.
Nefes - Çok mu kızdı sana?
Tahir - Evet.
Nefes - Kim bilir ne hödüklük yaptın.
Tahir - Yapmışımdır.
Nefes - Üzülmüştür.
Tahir - Nefes, şunu bil ki ben Mercan'ı yarı yolda bırakmadım. Eğer kendi istemeseydi hiçbir kuvvet o yüzüğü parmağımdan çıkartamazdı.
Nefes - Anladım.
Tahir - Ben de anladım. Bu işler bana göre değilmiş.
Nefes - Büyük konuşma, Deli Tahir. Bir gün biri sana bu sözlerini yedirir.
Tahir - Kim bilir? Belki de. Ama onun da söz vermeye hali yok. Olmasın da zaten. İyi olsun, gözümün önünde olsun, yeter.
 

 

Denize bakmak gibi

Mustafa -
Hayır mı, Deli Tahir?
Tahir - Ben nereden bileyim? Bir halt bildiğim yok.
Osman Hoca - Kimsenin bir halt bildiği yok, oğlum. Hayır mı şer mi, Allah biliyor.
Tahir - O kızın gördüğü kâbuslar hayır olur mu, Hocam? Yiğit seruma iksir diyor. Ne gördü çocuk, kim bilir.
Osman Hoca - Dediğim gibi, hayır mı şer mi, Allah biliyor.
Mustafa - Sevda mı, bela mı? Onu da kimse bilmiyor, ha Tahir'im?
Tahir - Askerdeyken Karadeniz'e hasrettim. Terhis olunca geldim, ha bu kayaya oturdum. Nefes'i görmek, sevda mı bela mı bilmem, ama gurbetten dönüp ha bu denize bakmak gibi, ağabey.
Mustafa - Tahir'im...
Tahir - Nefes'e bakamam, onu biliyorum. Ben de susup bu denize bakıyorum. O yüzden kusura bakma, müsade et ağabey, sen de sus, e mi?
 

 

Hemnefes

Osman Hoca -
Ben sana bir şey dediydim mazlumu ilk getirdiğin gün, hatırladın mı?
Tahir - "Senin kanın deli akar, Deli Tahir. Dikkat et, mazlumun canını yakmasın." dediydin.
Osman Hoca - Sen de bana "Benim kanım benden başkasını yakmaz, Hocam." dediydin. Sözünü tut.
Tahir - O herifin onda bıraktığı izleri gördükçe dünyayı yakasım geliyor, Hocam.
Osman Hoca - O adama Allah cezasını verecek ama sen kızı yakma, oğlum.
Tahir - "Uzak dur!" diyorsun, ha? Tamam.
Osman Hoca - Yo! Yalnız bırakamazsın o mazlumu. Koruyup kollayacaksın. Hemnefes ne demektir, sen bilir misin? Arkadaş demek. Arkadaş ol. O nefese hemnefes ol. Derdine hemhâl ol.
Tahir - Anlamazlar, Hocam. "O çocuklu bir kadın, sen bekar bir uşaksın" derler. Canını yakarlar.
Osman Hoca - Sen anla, yeter. Onları boşver. Allah nefs mi, hemnefes mi, bilir? Kulları bilmese de olur.
Tahir - Çok iyi geldi, Hocam. Sağ ol.
Osman Hoca - Söz mü, Deli Tahir, yandıkça yakmayacaksın kızı ha, rızasını alacaksın?
Tahir - Söz demeyeyim ama rızasını almaya başımı koyacağım, Hocam. Ona söz.
 



Canın sağ olsun

Tahir - Evet, nedir kararın?
Mercan - Senden ayrılmak istemiyorum.
Tahir - Tamam.
Mercan - Ama...
Tahir - Ama?
Mercan - Kaçır beni, Tahir.
Tahir - Ne? Ula, sen keçileri mi kaçırdın?
Mercan - Hayır. Kaçır işte. Başka çaresi yok.
Tahir - Niye ula?
Mercan - Babam... Dün akşam dedi. "O yüzüğü takarsan bu evde duramazsın." dedi.
Tahir - Sen de "ya babam ya kocam" dedin, ha?
Mercan - Anlamadım.
Tahir - Baban o lafları edince yüzüğü takmaya cesaret edemeyip "babam olmazsa kocam olur" dedin, öyle mi?
Mercan - Tahir ben senden ayrılmak istemiyorum.
Tahir - Tamam, Mercan. Ben de sana "Benden zorla ayrıl!" demiyorum. Ama o yüzüğü takacaksan da arkasında durmanı istiyorum.
Mercan - Ben babama karşı gelemem.
Tahir - Nerede yüzük? Uzat elini.
Mercan - Ne yapacaksın?
Tahir - Yüzüğü takacağım, sence ne yapacağım? "Ver elini" dedim, Mercan.
Mercan - Takarsam kaçırır mısın?
Tahir - Hayalin bu doğup büyüdüğün evden kaçmak mı, Mercan? Sen de bu evden gelin olup çıkmak istemez misin?
Mercan - İsterim.
Tahir - O zaman ver elini de takayım şu yüzüğü. Ben konuşurum babanla.
Mercan - Yok, ben yapamam. Babamın karşısında duramam.
Tahir - Mercan, bak! Bu yüzüğü taktığın andan itibaren senin arkanda duracağım, ama sen de bu yüzükle babanın karşısına çıkmak zorundasın.
Mercan - Olmaz. Babamın karşısına yüzükle çıkamam.
Tahir - Tamam, şimdi takma. Ben gidip konuşayım babanla, "Biz kararlıyız" diyeyim.
Mercan - Olmaz! Kovar beni evden.
Tahir - Kovarsa kovsun. Ortada mı kalacaksın? Hiç mi akraban yok, hiç mi akrabam yok? Onu sonra düşünürüz, Mercan. Ver elini, takayım şu yüzüğü.
Mercan - Sözünü tutmamak için beni böyle oyalıyorsan...
Tahir - Hop, yavaş gel! Mercan, bak, ben kız kaçırmam. Kimsenin evinden korkak gibi kızını alıp kaçmam. Sana bunun sözünü vermedim. Hadi, ver elini takayım şu yüzüğü. Mercan, az savaşacağız kızım da. O kadar.
Mercan - Herkes savaşamaz. İsteseydin, çekip alırdın. Canın sağ olsun. Hep mutlu ol, Tahir.



Kal

Tahir -
Kal.
Nefes - Ne?
Tahir - Duydun işte. Bir yere gitme, kal.
Nefes - Ne?
Tahir - Kal, yerleş. Yiğit'i okula yazdır. Buralı ol.
Nefes - Neden?
Tahir - Çünkü daha çok iş var. Sende açtığım yaraları saracağım, falan.
Nefes - Sen bende bir yara falan açmadın.
Tahir - Açtım. Tam da burada.
Nefes - Ben... Yara da yok, sarmana da gerek yok. Ağabeyimi sevgilim zannettin, delirdin. O da geçti, gitti.
Tahir - Sevdiğin de olabilirdi... Demek isterdim, ama yok, yemez.
Nefes - Tahir, biz bunları konuşmasak olmaz mı?
Tahir - Konuşmuyoruz, susuyoruz onları. Sadece kal.
Nefes - Kalamam.
Tahir - Kalırsın.
Nefes - Of, sen aklına estiğini yapan, ayarsız bir adamsın. Sen "kal" deyince kalacağımı mı sanıyorsun?
Tahir - He, sanıyorum.
Nefes - Tahir, ben sekiz sene işkence görmüş, umutsuz bir enkazım. Kurtarılacak bir masal prensesi değilim. Bizden masal olmaz. Olmaz, Tahir. İmkanı yok. Olmaz.
Tahir - Bizden masal olmaz ama senden destan olur, o ayrı... da sorduk mu?
Nefes - Sormadın mı?
Tahir - Sormadım, sormayacağım. Susacağım o mevzuları. Bak, bana düşen bir tek, seni o Vedat şerefsizinden korumak. Sürmene de öğrendi mevzuyu, onlar da arkanda artık. Haydi da, Nefes. İnat etme, kal burada. Hayatını burada kur.
Nefes - Ben hep kendimi kaçmaya ayarladım. Yani, Yiğit'le birlikte hayatımızın sonuna kadar kaçarız diye düşündüm, öyle planladım.
Tahir - Yani, diyar diyar beni peşinden koşturacaksın. Sen tamam da o Vedat'ın peşinden koşmak hi. hayalini kurduğum hayat değil. Bir de asıl...
Nefes - Asıl? Tahir - Beni bu adamdan ayırma, kurban olayım da.



Sevgi hayat verir

Mercan -
Tek bir şey öğrenmek istiyorum senden?
Nefes - Ne?
Mercan - Tahir seni çok mu seviyor?
Nefes - Ne?
Mercan - Sen benden daha çok sevemezsin onu. Kimse sevemez.
Nefes - Bir adam seni sevmiyor diye sen kendi mi kestin?
Mercan - Anlamazsın.
Nefes - Anlamaz mıyım? Vedat beni sevdiğini iddia etti, beni kesti. Sen Tahir'i sevdiğini iddia ediyorsun, kendini kesiyorsun. Sevgi böyle bir şey mi? Değil ki. Sevgi kesmez, sevgi kanatmaz, sevgi hayat almaz; sevgi hayat verir.
Mercan - Ben...
Nefes - Bir adam seni sevmiyor diye sen kendini nasıl kesersin? Nasıl yaparsın böyle bir şeyi? Nasıl kendine böyle ir şeyi yapabilirsin? Allah'ın verdiği cana nasıl kıyarsın sen? Nasıl yapabilirsin böyle bir şeyi?

 

Bölüm özeti Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı