Sen Anlat Karadeniz replikleri - 710
Binbir Tv |
13.04.2018 |
Sen Anlat Karadeniz
Tahir - Tuttu. İnadın tuttu, değil mi?
Nefes - Umudum tuttu.
Tahir - O umut bize çok lazım. Onu sıkı tut, e mi?
Nefes - Bir zalime bile kıyamayan merhametini o kadar çok seviyorum ki...
Biz mi sormadık?
Mithat - (Kızgın) Lan, yürü git!
Tahir - Tamam. Bana müsade.
Mithat - Otur yerine. Deli Tahir, niye öldürmedin lan o adamı?
Tahir - Abi, bu işte bir yanlışlık olmasın? Polisler "Neden öldürdün?" diye sormaz mı?
Mithat - Lan, sen öldürdün de biz sormadık mı?
Sen özgürlüksün
Tahir - Bir resmini mi getirsen?
Nefes - Tahir, ben bütün gün düşündüm. Sen... Sen özgürlüksün. Sen buraya ait değilsin. Seni çıkarmanın bir yolu olmalı.
Tahir - Dur orada, dur! Bir dakika! Nefes, bak Vedat'la konuşmak, yalvarmak falan yok. Nefes, delirtme beni buralarda.
Nefes- Senelerce hapis yatacaksın.
Tahir - Ben o şerefsizi gemiye görütürken senin yaşın kadar yılımı feda etmiştim bile. Nefes, bak, Vedat'a gitmek yok. Bitti!
Nefes - Ben Yirmi dört yıl boyunca ilk defa seninle nefes aldım. Bunu kesip atacak mıydın?
Tahir - Ben de yirmi dokuz yıl rahat nefes alırken sen cehennemdeydin. Benim her yılımda senin hakkın var.
Vedat - Tahir için yaptın. Tahir için yaptın!
Nefes - Evet, Tahir için yaptım. Oğum için yaptım. Kendim için yaptım. Oğlumu benden alamayacaksın. Benim de ancak cesedimi alırsın. Gerçi sana Tahir onu da bırakmaz ya...
Güç
Berrak - Nasıl böyle olabiliyorsun?
Nefes - Nasıl?
Berrak - Güçlü. Umudunu bir an olsun yitirmedin. Cesaretini hiç yitirmedin. Ya, Vedat'ın karşısına çıktın, kormadın bile. Nasıl böyle güçlü kalabiliyorsun, Nefes?
Nefes - On altı yaşımdan beri güçlüymüşüm gibi yapa yapa bir ara güçlü olmuşum herhalde.
Berrak - Formül bu mu yani?
Nefes - Formül falan yok. Ne zaman güçlü olmak tek çaren olarak kalır, o zaman ne kadar güçlü olduğunu anlarsın.
Onun yerine
Yiğit - Hani biz hapse alışıktık ya...
Nefes - Hım?
Yiğit - Tahir abim değil ki. O dağlarda koşuyor, denizlerde gidiyor... O nasıl hapis yatacak ki? Ben yatamaz mıyım onun yerine?
Bu can, candan sayılırken
Tahir - Nefes, Şöyle durma!
Nefes - Nasıl?
Tahir - Esmem de gürlemem de başın gözün üstüneymiş gibi durma.
Nefes - Ama öyle. Senden ne gelirse gelsin benim başım gözüm üstüne.
Tahir - Nefes, bir ağız tadıyla dellendirmiyorsun ya!
Nefes - Dindi mi fırtınan?
Tahir - Dinmedi. Dinmez. Sana bir şey söyliyeyim mi? On yıl geçse de dinmeyecek.
Nefes - Tahir ama...
Tahir - Ne "ama"?
Nefes - Senin için canımı vermem gerekse bir dakika bile düşünmem. Sen de bunu anla.
Tahir - Deme şöyle.
Nefes - Ya, can benim canım. Sana ne?
Tahir - Vay, Nefes Hanım! Benim silahımla beni vurmaya kalkıyorsun ama "Sevda benim sevdam, sana ne?" dediğim andan itibaren, can sadece senin canın değil. Onu ne yapacağız?
Nefes - Keşke seni on altı yaşında tanısaydım; bu can, candan sayılırken.
Biz mi sormadık?
Mithat - (Kızgın) Lan, yürü git!
Tahir - Tamam. Bana müsade.
Mithat - Otur yerine. Deli Tahir, niye öldürmedin lan o adamı?
Tahir - Abi, bu işte bir yanlışlık olmasın? Polisler "Neden öldürdün?" diye sormaz mı?
Mithat - Lan, sen öldürdün de biz sormadık mı?
Tahir - Bir resmini mi getirsen?
Berrak - Nasıl böyle olabiliyorsun?
Yiğit - Hani biz hapse alışıktık ya...
Tahir - Nefes, Şöyle durma!