1001 Tv > 1001 Yorum > Savaşçısı olmadığı bir savaşın içinde

Savaşçısı olmadığı bir savaşın içinde

Uzunçorap | 4.12.2016 | Yüksek Sosyete
Yüksek Sosyete

Önce bölümde hangi gelişmeler oldu, özetleyelim: Levent Süreyya'nın boşanma davası açtığını öğrendi. Süreyya Levent'in yüzündeki morlukların Metin'in adamları tarafından dövülmesiyle olduğunu öğrendi. Bedia ameliyat olmayı kabul etti. Tabii Mert'in Ece'den ayrıldığını sanarak. Çünkü Mert ona yalan söyledi. Mert Ece'den de bazı gerçekleri sakladı. Babaannesi'nin ameliyat olması gerektiğini ve ancak bu şartla kabul ettiğini söylemedi. "Babaannem beni çok özlemiş, yalnızlık çekiyor, şimdilik eve dönüyorum, ona alışması için zaman verelim" gibi şeyler söyleyerek Ece'nin evinden ayrıldı, eski evine döndü. Ayların sırrı ortaya çıktı: Cansu Kerem'in kendisi için Garipçe'deki hayalinden vazgeçtiğini, çünkü o hayali için kazandığı paranın yarısını Cansu'nun ailesi sanarak bir başkasına verdiğini öğrendi. Bu para 160 bin TL falandı doğru hatırlıyorsam. Kerem haciz borcunu ödeyebilmek için arabasını sattı, fakat üste gereken para için bankadan kredi onayı alamadı. Haciz borcunu ondan habersiz Cansu ödedi, Keremlerin eşyaları geri geldi. Cansu ve Kerem memlekete dönen Kerem'in annesi Ayşen'i aradılar. Ayşen barışma haberine sevinmedi. Levent Bedia'nın hastalığını öğrendi, ziyarete geldi. Süreyya artık ayrılma sürecine girdiği Metin'in eşyalarını götürüp Işıl'a bıraktı. Metin avukatını boşanmayı engelle diye zorladı. Avukat "Engelleyemeyiz, ancak bir sene kadar uzatırız," dedi. Süreyya Cansu'ya Kerem'le barıştıklarını bildiğini söyledi. Cansu da hem ona hem ablasına kafa tuttu. Ve bölümün finalinde Kerem-Cansu ilişkisini tekrar çatırdatabilecek bir gelişme oldu: Kerem Cansu'ya babasını kendisinin ihbar ettiğini söyledi.

Eski Kerem şimdi bitti
Cansu ve Mert'in sanki mağazadan alınabilecek bir ürünün modelinden bahseder gibi sürekli "Eski Kerem", "Yeni Kerem" ifadelerini kullanmaları bir yerden sonra kulaklardan dumanlar çıkartmaya başladı. Ya da sanki savaşan iki ordu var ve bu taraftan iki asker, karşı ordunun askeri hakkında sürekli güvenebilir miyiz güvenemez miyiz diye korkup duruyorlar. Önce kendiniz sosyete cephesi yapıyorsunuz, arkadan iş önden hakaret savuruyorsunuz, sonra güvenebilir miyiz, eski Kerem mi, nasıl güvenelim ya yeni Kerem'se. Sakin olun gençler. Kerem'in size arkadan iş çevirme gibi bir kötülüğü olmadı. Sadece artık size iyilik yapayım diye koşmuyor... du... Metin Koran'i ihbar edene kadar. Ve bir de emrikavi yaparak Sude'yi Oliva'da işe alması, sonra şap diye öpmesi var tabii. Evet, çok da haksız değiller Kerem'in ne yapacağını bilememekte.

Kerem'in yolu
Bu dizi aslında ağırlıklı olarak Cansu'nun hikayesi olarak başladı, dizinin adının "Yüksek Sosyete", sosyetik ailenin de Cansu'nun ailesi olmasına istinaden başta merkez Cansu'ydu. Ama  çalışanları olarak Çalhanlar, sevgilileri olarak Koranlar derken Kerem merkeze geldi, onun hikayesi ağırlık kazandı. Kerem kendi hikayesinde epey bir savrulma yaşadı. Oliva'dayken süperdi, güvenliydi, mutluydu, gelecekten umutluydu. Derken yaşadığı hayal kırıkıklarından sonra mutsuz, öfkeli, intikamcı bir adam haline geldi. Özellikle bu bölümle birlikte önceden olduğu gibi yine Mert'in dostu hatta ebeyeveni, Cansu'nun da sevgilisi ama artık Garipçe hayali yok, mutlu da değil, belki yorgun. Yani savaştı savaştı ama kazanamadı. Cansu'ya olan hislerine yenildi. Kendi ailesinin tutumu da epey darbe vurdu. Kerem şu anda yıkık dökük. Baştakinden daha da ezik. Kendi değerini daha da az biliyor. Bence Kerem kendine, hayaline giden yeni bir yol çizmeliydi.  Garipçe'den vazgeçmemeliydi. Eski davaların içinde kalmayı seçerek savaşçısı olmadığı bir savaşın içine soktu kendini.

Şimdi ne olacak?

Affetsin Cansu Kerem'i. Babasını ihbar etmesini affetsin. Annesi yıllarca kendisini yok saydı, babası holdingte hisse bile vermedi, Cansu hepsini affemişken şimdi kendisini seven ama babasının dolandırıcılığını ortaya çıkaran Kerem'e kızıp ondan ayrılır mı? Üstelik Kerem'in bunu Cansu'yla barışmadan önce yaptığını bilerek. Cansu'nun bu gerçeği öğrenmesinden sonra gidişat şöyle olabilir: Cansu Kerem'i terkeder. Sonra ailesinin ağzından hacizi onların gönderdiğini öğrenir. Kerem'e gidip hacizi ailesinin göndermiş olduğunu öğrendiğini söyler. Kerem de zaten bildiğini söyler. Böylece Cansu da kendisine karşı ailesini kötülemeyen, kendisini üzmek istemeyen Kerem'i tekrar affeder. Yani önümüzdeki bölümde, bölüm başında ayrılma, bölüm sonunda barışma hadisesi vuku bulabilir.

Begüm'ün çilesi
Öyle ya da böyle, tüm kötü huylarına, yanlışlarına rağmen, her bir sosyetiğin de gözü kara seveni var. Işıl, Metin Koran'ı bırakmıyor, Levent'se Süreyya Koran'ı. Kerem de Cansu Koran'dan vazgeçemiyor. Başka bir sosyetik Mert Çalhan da Ece'nin gönlünü kapmış durumda. Peki kimi kibirli, kimi soğuk, kimi bencil, kimi yalancı onca sosyetik arasında niye bir tek Begüm'ü seven biri yok? Hem güzel, hem akıllı, hem başarılı. Kızda yok yok, o da bu defosuyla hatasını telafi ediyor herhalde.

Taktik meselesi
Önceki yazımda Levent pres adamı, Süreyya'nın boşanma davaasını açtığını duyunca sahayı boş bırakmaz diye yazmıştım ama çocuktan al haberi oldu, yani Levent Cansu'nun verdiği taktikler sayesinde hücumu bırakıp başka bir oyun planına geçti. Süreyya'ya bundan sonra sadece arkadaşınım, avukat olarak desteğimi ister misin dedi. Süreyya da kabul etti. Bu süreçte tekrar yakınlaşmaları kuvvetle muhtemel. Bu arada Süreyya'nın Levent'in yüzündeki morlukların Metin'in tuttuğu adamlar tarafından dövülmesiyle oluştuğunu öğrenince verdiği tepki şaşırtıcıydı. Metin'e "Sen nasıl böyle bir şey yaparsın" diye hesap sormak yerine, dönüp "Sana sordum, bana yalan söyledin" diye Levent'e kızdı. Yani tamam Levent'e de kız ama önce bir Metin'e kız. Hırsızın hiç mi suçu yok Süreyya?

Mert'in kararı
Mert Ece'den gerçeği saklamakla yine yanlış yaptı gibi. Kerem'e dedi ki, "Ece'ye gerçeği söylesem benden ayrılmaya kalkar. Babaanneme Ece'yi bırakmadım desem ameliyat olmaz." Ece başlardaki gibi dikkafalı değil. Daha anlayışlı. Mert'i sahiplendi. Terk edecek olsaydı, Bedia'nın başbaşa olacaklarmış gibi davet edip kalabalığın içinde ezik bıraktığı gün bırakırdı Mert'i. Gerçi o gün bıraktı da, üstüne başka bir olay olmuştu. Mert'in evin özel eşyalarını attırma olayı olmuştu. Yani Ece Mert'i yuvasına aldı artık. Mert ona durumu olduduğu gibi anlatsaydı, Ece evde yalnız başına göz yaşı dökmek yerine büyük ihtimalle Mert'in babaannesi için bütün içtenliğiyle dua ediyor olurdu.

Bölümden güzel sözler:
"Yakıp yıkan ben değilim, ama ne fark eder" Süreyya, Bedia'ya.
"Kendine de fazla yüklenme. Sen kimseye haketmediği  bir şey yapmadın Kerem." Levent, Kerem'e.
 

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı