Hayat Ömer İplikçi'ye Truman Show
Uzunçorap |
26.11.2015 |
Kiralık Aşk
Truman Show'u gösteriminden yıllar yıllar sonra izlemiştim. Dolayısıyla konusunu epeyce öğrenip duyup gelmiştim ve filme şaşıracak halim kalmamıştı, ta ki sonuna kadar: Kahramanımız (Adını hatırlamadım, kusura bakmasın), bir şeylerden kuşkulanmaya başlamıştı, hatta artık bu kuşkular boğazını aşmış, canına dayanmıştı. Herşeyi bırakıp kayığa binip ufka doğru yol aldığında o karton dekora çarptığı an, nam ben kişi için filmin başladığı yerdi. Kurgunun ver gerçeğin aynı anda, birlikte yıkıldığı yer. İşte Ömer de kendi kayığına binecek, o dekora ergeç çarpacak.
Adamın en yakınlarım saydığı insanlar, gerekçeleri ne olursa olsun, bir oyun içindeler. Bir tek Ömer gerçeği bilmiyor, hepsi biliyor. Sayalım: Defne biliyor, Sinan biliyor, Necmi biliyor, Neriman biliyor, Koray biliyor, gitti ama Vedat da biliyordu. Zaten bunlar da Ömer'in en yakınındaki, hayatını oluşturan kimseler. Ömer bazı olayları bir türlü anlayamıyor, e haklı. Çünkü bilmeden bir kurgunun içinde, kurgunun yön verdiği olaylar içinde yaşıyor. Ömer için güvensiz denmesi de yanlış. Sinan'a güveniyor, Defne'ye güveniyor, İz'e, Necmi'ye vs. yakınındakilere güveniyor, hayatını açıyor, evini açıyor. Aslında Ömer'in bayağı geçirgen bir hayatı var, insanlar kolayca girip çıkıyorlar. Uzağındakilere de, misal bir Deniz Tranba'ya da güvenmesin bir zahmet. Güvendikleri güvenine ihanet ediyorlarsa, bu Ömer'i güvensiz yapmaz, ne alâka.
Fragmanlara göre şimdilik işler yolunda. İki ters bir düz hesabı, iki bölüm mutsuz bir bölüm mutlu, ya da işte böyle bir şeyler, şeklinde giden dizimizde yeni bir skandal ortaya çıkar mı, yoksa başka bir engel çıkmadan küt diye kendimizi nikahın düğünün içinde bulur muyuz, bunu Ömer'in bindiği kayığın rotası gösterecek.
Son bölümde, Ömer'in ofisindelerken, Defne'nin Sinan ve Ömer'in arasında kaldığı sahne, Sinan ve Ömer'in Defne için karşı karşıya gelmesi bakımından şimdiye kadarki bölümlerden çok daha somut ve... somuttu işte. Basket sahnesi falan deniyor ama o bunun kadar değil.
Bu da şunu işaret ediyor sanki...
Bu da şunu işaret ediyor sanki, asıl maç yeni başlıyor. Sinan için Defne hikâyesi kapanmadı, kısa yoldan kapanmayacak. Hatta nikâha düğüne, tantana diyelim kısaca, o vakte kadar, Sinan ister istemez Defne'nin yörüngesine girecek bir şekilde. Belki dostça vesileler, belki Sude'nin istemeden isteklemesi, bahaneler, bir şeyler. Öyle ki, tantanada, yani düğün diyelim kısaca, Defne düğünden kaçarak son ve zirve kaçışını yaptığında, rutin şaşkın haliyle, "Mekânın arka duvarına kaçtım da buradan öteye nasıl kaçacağım" diye çaresiz gözlerle etrafa bakınırken, yardımına koşanın, Ömer'in sevgili biricik dostu Sinan olacağı dekordaki güneş gibi parlıyor. (Söndürmeyin o ışıkları) Kötülükten de değil, Defne'ye yardım olsun diye. Yardım etmese zaten Defne yine kaçacak, yani yardım etmiş suç mu. Ömer'i de ihtimal iki ihanet iki vurgun iki bıçak kalbinde, mekânın merdivenlerinde, ya da arabada, ya da evinde, oturmuş, çökmüş öyle yine ağlarken bulacağız gibi...
Olayları göründükleri gibi gören ve entrika dümenleri tahmin etmeyen (Nasıl etsin, lütfen yani) Ömer'cik, Sinan ve Defne'nin birlikte kaçtığını düşünecek. Bir nevi en başa döneceğiz: Ömer'in Sinan ve Defne'yi aralarında bir şey var sanıp kıskandığı noktaya.
Nasıl ki Polonezköy civarında Sinan'ın yüreği Defne için bir kuş gibi çırr pınırken Ömer ve Defne ortadan pırr diye kanatlanıp kayboluvermişler ve Sinan da, üstelik hem de iş mesai gününde ikisine birden ulaşamamış, aklına "kötü kötü" şeyler gelmişti... İşte bu kez rövanşı O alacak; kara kara düşünen, "Birlikteler demek ki," diyen Ömer olacak.
İş bunlar hikâyenin göründüğü yere sohbetle giden tahminler... Ol kişi kimse üstüne alınmaya.
Olayları göründükleri gibi gören ve entrika dümenleri tahmin etmeyen (Nasıl etsin, lütfen yani) Ömer'cik, Sinan ve Defne'nin birlikte kaçtığını düşünecek. Bir nevi en başa döneceğiz: Ömer'in Sinan ve Defne'yi aralarında bir şey var sanıp kıskandığı noktaya.
Nasıl ki Polonezköy civarında Sinan'ın yüreği Defne için bir kuş gibi çırr pınırken Ömer ve Defne ortadan pırr diye kanatlanıp kayboluvermişler ve Sinan da, üstelik hem de iş mesai gününde ikisine birden ulaşamamış, aklına "kötü kötü" şeyler gelmişti... İşte bu kez rövanşı O alacak; kara kara düşünen, "Birlikteler demek ki," diyen Ömer olacak.
İş bunlar hikâyenin göründüğü yere sohbetle giden tahminler... Ol kişi kimse üstüne alınmaya.