1001 Tv > 1001 Yorum > Görebileceğiniz en sıra dışı karakter

Görebileceğiniz en sıra dışı karakter

Işınla Bizi Scotty | 10.02.2016 | Hayat Şarkısı
Hayat Şarkısı

'Hayat Şarkısı' ile ilgili, fragmanlardan ve yayınlanan konusundan, karakter tanımlarından az çok bir beklentim vardı ama doğrusu bu kadarını beklemiyordum. Özellikle hikayenin ana karakteri Hülya'dan söz ediyorum. Hülya şimdiye kadar izlediğim en sıra dışı, en ilgi çekici ve şaşırtıcı yerli dizi karakteri. Özellikle yetişkin Hülya hiçbir erdeme, vicdana sahip olmayan, amacına ulaşmak için her şeyi ama her şeyi yapabilecek, tek amacı da hayatta ve ayakta kalmak olan biri.

 
Aslında bu Hülya ile  günümüzden 12 yıl öncesinde izlediğimiz küçük Hülya'yı biraz ayrı tutmak gerekiyor. Her ne kadar dik başlılık, başına buyrukluk ve asabiyet gibi benzer yönleri olsa da küçük Hülya'daki açık sözlülük ve hesapsızlık yetişkin Hülya'da zerre kadar yok. Küçük Hülya'yı ne kadar sevip, desteklerseniz (babasına söylediği söz hariç) yetişkin olanından da o kadar yaka silkiyor ve uzak durmak istiyorsunuz izlerken.

 Bu olanlardan sonra yetişkin Hülya'nın gerçek, akıl almaz, inanılmaz karakteriyle karşılaştığımız, günümüzden 7 ay öncesine dönüyoruz. (Doğrusu bu uzun süren, karmaşık zaman sıçramaları biraz zorlayıcıydı. Daha hikayeye yabancı olan izleyicinin ilgisini diri tutabilmek açısından da riskliydi. Neyse ki hikaye yeterince ilgi çekiciydi.) Bayram verdiği sözü tutmak için Kerim'i de alarak yeniden köye döner. Bir yandan Bayram Melek'i resmen istemeye hazırlanırken diğer yandan Kerim bu evliliğin olmaması için Melek'le görüşmektedir. Hülya da 12 yıl önce verdiği sözü unutmamıştır: "Ne olursa olsun Kerim'le evlenecektir." Bundan sonrasındaysa Hülya'nın, herkesin "Yok bu kadarını da yapamaz artık!' dediği eylemleri başlar. O kadar ki oyunları yüzünden babası ölür ama Hülya gerçek bir acı ya da pişmanlık duymadan Kerim'le bir an önce evlenebilme planlarını sürdürür.

 
Gerçek bir 'survivor' olan, hayallerine ulaşmak ve hayatta kalmak için savaşan Hülya'nın yaptıklarına izlerken ne kadar kızsak da -Burcu Biricik'in karakterini yorumlayışından ve  küçük Hülya'nın sevimliliğinden olsa gerek- nefret de edemiyor insan; ablasına yaptıkları bir yana, "Bütün foyası meydana çıksın, Kerim de kurtulsun şu kızdan." diyemiyor. 

 İlk bölüm çeşitli zaman aralıklarında ve Bursa-İstanbul-Almanya üçgeninde savrulsak da hiç kaybolmuşluk hissi de oluşmadı. Bunca karakter bolluğu, bu gidip gelmeler ustaca işlenmişti. Bölümün temposu düşmedi ve merak unsuru hiç yok olmadı. Çok sayıda konuya değinilse de Bayram ve Salih arasındaki sorunun ne olduğu, Melek'in bebeği gibi merak uyandıran konulara dozunda  yer verilmişti. Henüz Cevher ailesinin İstanbul'daki, Kerim'in Almanya'daki hayatı hakkında fazla bir şey göremesek de Hülya ve ailesinin yaşadığı köy, oradaki hayatları, sorunları çok güzel işlenmişti; bölümün en keyif veren kısımlarıydı bunlar hatta. (Şivelerin çeşitliliğine bakılırsa  Bursa'nın hangi coğrafi bölgede olduğuyla ilgili bir kararsızlık var gibiydi gerçi)

 
Bazı karakterleri ve performansları çok izleyemedik henüz ama kadronun çoğunun karakterlere çok yakıştığını (Hele küçük oyuncuların performansları inanılmazdı.) ve genel olarak uyumlu ve keyifli bir seyir ortaya çıktığını da söyleyebiliriz. 
 
En güzeli de pek çok açıdan tatmin edici ve eğlendirici olan ilk bölümün , ikinci bölüm için de iştahımızı kabartması.

Hayat Şarkısı

 İzlemeyenler için ilk bölümde yaşananları kısaca özetleyecek olursak; Hülya, İstanbul'da, zengin bir ailenin oğlu olan Kerim'le gösterişli bir düğünle evlenir. Damat  düğünün hemen ertesinde, Almanya'ya döndüğünü, kendisinden vazgeçmesi gerektiğini, rahatça yaşamasına yetecek kadar paranın ona ait bir hesaba yatırıldığını söyleyen bir mektup bırakarak onu terk eder. Hülya'nın yanında hiçbir yakını yoktur, yapayalnızdır. Geceyi ağlayarak geçirir ve sabah damadın ailesinin evine giderek hiçbir sorun yokmuş gibi davranmaya başlar.

Hayat Şarkısı

 Bu girişten sonra 12 yıl önceye, bu evliliğin temellerinin atılışına dönüyoruz. Bu kez Hülya, ailesiyle birlikte Bursa'nın bir köyünde çok fakir bir hayat sürmektedir. Babası Salih'in, Kerim'in babası Bayram'la eskiden kalma, tam olarak ne olduğunu anlayamadığımız, bir tarafıyla Hülya'nın annesini de ilgilendiren bir husumeti vardır. Bayram bu husumeti gidermek için yüklü miktarda parayla köye geri döner. Salih parayı kabul etmez. Bunun üzerine Bayram ona, o sırada on iki-on üç yaşlarında olan küçük oğlu Kerim ve Hülya'nın ablası Melek'i nişanlamayı teklif eder. Anlaşırlar. Ama küçük Hülya'nın buna çok büyük itirazı vardır, çünkü Kerim'i görür görmez aşık olmuştur ve ileride onunla evlenmeye karar vermiştir.

 
Hülya ve Kerim'in dere kenarında karşılaştıkları sahne izlediğim en tatlı sahnelerden biriydi. Hülya'nın onu görür görmez duygularını hiçbir çekinme yaşamadan, ısrarla Kerim'e anlatmaya çalışması; aldığı cevaplardan memnun olmadıkça agresifleşmesi, eşşis benzersiz tavrı hem çok yeni hem de çok sevimliydi. 

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı