Geçmişinin pençesinde bir Onur
No: 309'un dün akşamki bölümü temposu yüksek, akıcı bir bölümdü. Zaten bu da reytinglere yansıdı.
Bölümde Lale ile Onur arasındaki ilişki ilmek ilmek koptu. Bölümün sonunda yani final sahnesinde de Onur epey mahçup olabileceği bir duruma düştü. Şu nedenle: Lale'ye "peki, hayatından çıkıyorum" demişti, aradan gün geçmeden hop lalenin hayatının göbeğinde, Doktor adaşına "Lale'nin hayatından çık" mealinde dayılanıyor. Dahası, başta Lale'ye "kabul et işte, benden hoşlanıyorsun, beni Pelinsu'dan kıskanıyorsun" havası yaparken şimdi düpedüz kendisi Lale'den hoşlanıyor, Lale'yi kıskanıyor. Onur'da yelkenler bir hayli hızla suya inmiş durumda fakat bunu itiraf etmiyor. Daha doğrusu etmemişti. Bu bölümde, Lale'ye kahvaltı hazırlayıp yeşillik manzaralık bir yerde elinin nuruyla masa hazırladığında söyledi, "Ben aramızda bir şeyler var, zannediyordum" dedi. Eh, bu da bir şeydir. Benden sana var, demiş oluyor. Ne diyordum, bölüm boyunca ikisi arasındaki ilişki koptu koptu, nihayetinde "görüşmeyelim, araşmayalım, üzülmeyelim"e gelindi, fakat malum yeni bölüm fragmanı çıktı ve bir baktık fragmana, durum: Pelinsu hariç, herkes mutlu, "eller havada" Ne güzel, ne mutlu fakat nasıl oldu bu iş? Fragmanın başında Lord Onur Doktor Onur'a yumruk attı, akabinde Onur ve Lale arasında aşk itirafları falan filan. Durun yetişemiyoruz ey dizi bünyesi. Ya da koşun, bu hız da iyi aslında. Yetişmeye çalışacağız bir şekilde.
Gelelim bölüme
En başta düğün sırasında Lale yere düştüğünde, Onur'un kendiliğinden, içten bir şekilde onun elini tutup öpmesi, kuvvet vermeye çalışması ne güzeldi. O güzeldi de, Lale kendine geldiğinde, Onur onu kucağına alıp hastaneye götüreyazdığında, Songül Hanım kızıyla birlikte koşacağına iki saat etrafa laf anlatmaya çalışıyor, kızkardeşleri Nilüfer ve Nergis de sanki yaban el, üçüncü derece misafir, ah vah diye kalabalığın arkasından bakıyorlar. Lale bebek bekliyor, nikah sırasında yere kapaklanmış. Bir yanında koşsanıza. Neyse şok oldular dondular kaldılar herhalde.
Tam kalbine geldi ok
Geçen bölümün sonunda, Pelinsu ne söylemiş olabilir de, Lale evlenmekte tereddüt etmiş olabilir diye düşünmüştüm. Bir gerekçe bulamamıştım. Meğer kim ne biliyor, kim kime ne söylemiş arada tazelemek lazımmış. Pelinsu hem sözleşmeyi ve hem bu sözleşmeden Lale'nin ailesinin haberi olmadığını söyleyerek iki nişan aldı Lale'ye. İki tam kalbine gelen ok. O oklar o kalpten Onur'u çıkardı. Peki Pelinsu'ya sözleşmeyi Onur mu söyledi yoksa annesi ve babası mı söylediler? Pelinsu annesine "Lale'ye Onur'un bana sözleşmeyi söylediğini öğrendiğinde Lale'nin yüzünün aldığı hali görmeliydin" falan dedi. Demek ki Onur söylemiş. Neyse Pelinsu, Betül ve Erol sayesinde müthiş bir açık yakaladı ve kapı kapanmadan burnunu, ayağını, sözünü içeri sokup kapanışı engelledi.
Pelinsu maraton koşucusu çıktı
Bu arada Pelinsu entrikada, uyanıklıkta annesini geçti. Şimdiye kadar şöyle yap böyle yap diye annesi akıl veriyordu Pelinsu'ya, artık olayları ondan haber alıyor. Pelinsu için geçen yazılarımdan birinde yeterince hırslı bir kötülükte değil, Lale'nin gerçek rakibi herhalde, geçmişten çıkıp gelecek Onur'un eski sevgilisi Özge olacak diye tahmin yürütmüştüm ama Pelinsu dengesini kaybetmiş, yeni bölüm fragmanına göre aşık olmuş anlaşılan Onur'a ve azılı bir kötüye dönüştü dönüşecek gibi.
Aşk değilse, nedir ki?
Lale ile Doktor Onur hastanede dertleşiyorlar. Diyor ki insan, bu Doktor Onur, Lale'ye ne kadar da uygun bir insan. O akşam aksilik (Doktorun ve Pelinsu'nun arabalarının çarpışması) ve kötülük (Erol'un Lale'nin meyve suyuna içki kattırması) olmasaydı, şu an Doktor ve Lale evlenmiş ve sıcak yuvalarında mutlu mesut, Lord ve Pelinsu da konaklarında rahatta keyifte yaşayıp gideceklerdi belki de. Ama hikaye evlilik değil de aşk hikayesi olunca işler çetrefilleşiyor ve böylesi de güzel. Güzel de Lale ve Onur arasında aşk sanki henüz harlanmadı. Onur'dan Lale'ye var da Lale ne yapsın garibim, frenliyor kendini, e haklı da. Haklısın Lale. Fakat annesine söylese, Onur bana sözleşme imzalattı dese, artık söylese ne olur? Zaten evlilikten vazgeçmiş, bu evlilik olmayacak. Hala niye saklıyor? Bu arada düğün sırasında, Lale'nin yüzü asılır asılmaz Onur'un fark edişi, sürekli Lale'nin yüzüne bakışı, oralar çok güzeldi. Onur'cuğun yüreciği pır pır. Betül'ün dediği gibi "Bu Onur bu Lale'ye aşık değil de ne?"
Gülüyor musun, ağlıyor musun a canım?
Yıldız ve Fikrat, konuklara Lale'nin durumunu söylediler, nikah memuruna da teşekkür edip yolcu ettiler. Sonra Yıldız "Fıkrat Fıkrat" derken güldü mü, ağladı mı? Ne yaptı belli olmadı. Gülüyor desem gülünecek durum yok, ağlıyor desem ağlamaz. Aşkolsun Fıkrat yani Yıldız.
Geçmişinin pençesinde bir Onur
Hastanede Lale, Onur'a durup dururken "Onur, senin kalmanı istemiyorum, lütfen gider misin" dedi. Bunun adı kovmaktır. Şimdi Onur'un Lale'nin üstüne titreyip durduğuna tanık oluyoruz, gelinen şu noktada Onur'cuk üzülüp duruyor, kıvranıyor, Lale'nin asık suratına, kaba laflarına katlanıyor. Onur'un bu haline, düştüğü bu durumlara üzülsek de, Onur'a haksızlık oluyor gibi görünse de, bir geçmiş var arada ve işte Lale o geçmiş ve geçmişin, rüzgarın denizin içine atılmış çöpleri kıyıya vurması gibi getirdikleri yüzünden haklı olarak Onur'a böyle davranıyor, davranmak zorunda kalıyor. Aslında Onur ektiğini biçiyor fakat farkında da değil. Bu bir hikaye için iyi bir fikirmiş. Değişen bir kişinin, geçmişteki hataları yüzünden sıkıntılar yaşaması ve bu sıkıntıların geçmişteki kendisi olduğunu anlayamayışı. Zor bir durum. Sessizlikle sarılı, kendi geçmişine karşı savaşıyor. Geçmişi düşmanı olmuş. Nasıl aşacağını da bulamıyor. Aslında Onur Lale'ye sözleşme imzalatırken gayet uyanık, yaş tahtaya basmaz bir insandı ama şimdi, herşey iyi giderken, Lale'yle arasına ne zaman mesafe girse bunun Pelinsu'dan olduğu konusunda bir türlü uyanamıyor, bir türlü tecrübe kazanamıyor. Aynı şeyi yaşayıp duruyor. Sanırım Pelinsu'yu hedef tahtasının 12sine getirene yani dersi çıkarana kadar da bu böyle sürecek. Aslında Lale'ye soruyor, bana niye böyle davranıyorsun, ne oldu diye ama Lale, bizzat Onur'un yaptığı şeyler yüzünden böyle davrandığı için açıklama yapmıyor. Lale'nin ona açıklama yapması için, Onur'un Lale'nin güvenini kazanmış olması lazım ama güvenin kurulmasına da Pelinsu fırsat vermiyor. O yüzden Lale susuyor, Pelinsu dinamitiyle yıkılmış köprü de onarılamıyor.
Sihirli 8
8 Hafta, bölümün sihirli kelimesi oldu. 8 hafta ve stres anahtar kelimeler. Lale üzülmeyecek. Stresin ne kadar önemli bir şey olduğu sürekli vurgulandı. Aslında sadece hamileler için, hamilelikte deği stresin zararı, herkes için her zaman. Neyse, o değil de, bu 8 hafta ileriki bölümlerde de geçerli olacak bir zaman gibi geldi, böyle sık vurgulandığı için. Bakalım zaman ne gösterecek.
"Kuzu kuzu me me"
Dizide nerelerde gülüyorum.. Filiz'in bitirimliklerinde, atarlarında, "çekirdek ailem" deyişlerinde, Betül'ün ve Erol'un onu hafife almaya çalışmalarında anında modunu değiştirip ağzını bozmasına (küfür değil) gülüyorum. Müthiş bir zıtlıkların uyumu karakter. Erol'un nazlı halleri de komik. Filiz'in, Lale'nin ve şimdilerde Yıldız'ın yeme heveslerine gülüyorum. "Yimiyciğim Yuticiğim Fıkret" Lale'ninki bebekten, Filiz'inki iştahtan, Yıldız'ınki stresten. Betül ve Erol'un fesatlıkları değilse de aralarındaki müthiş safoz plan hevesleri de şirinlerin Gargameli gibi, karikatürize ve komik. Fıkret ve Şadi'nin relax halleri, İsmet babannenin olgunluğu, sakinliği de sinirlerimi alıyor.
Temel Reis ve Kabasakal
Aslında tam uymuyor da, bölüm sonunda Onur, Doktor Onur'un yakasına yapışmıştı ve yeni bölüm fragmanında da yumruk atıyor ya, oradan aklıma geldi. Temel Reis ve yumrukları. Ama aslında burada Onur kasları evet ama huy tavır olarak, zorla güzellik oldurmaya çalışarak Temel Reis'e değil Kabasakal'a benzedi. Başta da yazdığım gibi fragmanda Lale sevinçten havalara uçuyor, Pelinsu üzgün ağlıyor. Önümüzdeki bölümde de bir sürü gelişme olacak gibi, dur bakalım. - 1001 Tv