Erkenci Kuş Dizisi Replikleri - 786
1001 Dizi |
15.07.2018 |
Erkenci Kuş
Can - Sanem, neden odamdasın? Neden odamdasın ve bu kılıktasın?
Sanem - Burası sizin odanız mı?
Can - Evet.
Sanem - Ben havuza düştüm. Eşyalarım ıslandı. Emre Bey de "kurutmak için odama git" dedi.
Can - (Gülerek) Sen havuza mı düştün?
Sanem - Evet. Olamaz mı?
Can - Olabilir. Söz konusu sensen, her şey olabilir gibi geliyor bana. Yani senden beklenir.
Sanem - Aynen öyle! Şimdi yine havuza düşesim geldi. Ben bir gideyim, havuza düşeyim en iyisi.
Can - Sanem...
Sanem - Ama şu an resmen mobing uyguluyorsunuz. Çalışanınıza psikolojik şiddet uyguluyorsunuz şu anda. Doğru düzgün çalışamayaca mıyız ya şirketinizde? Hemen müdahale ediyorsunuz yani.
Mevkibe - Nihat, alacak olan kişiye söylesek, bakkalın ismini değiştirmese... Söz ver. Olmaz mı?
Nihat - Olur. Ona derim ki: "Bak ben tam otuz sene önce buraya geldiğimde, adını bilmediğim bir kadına 'Leyla' dedim. Sonra onu çok sevdim. Onunla evlendim. İlk doğan çocuğumuza da Leyla adını verdim. O yüzden bu bakkal çok önemli ha! Onu değiştirme." derim. Tamam mı?
Mevkibe - Tamam.
Sanem - Ağva'da yaşayan çok güzel bir kız varmış. Ama Ağva'nın dışına hiç çıkmamış. Günün birinde yabancı bir adam gelmiş Ağva'ya. O da tüm dünyayı tekneyle dolaşan bir kaptanmış. Bu zamana kadar sevdiğini bulamamış. Ama Ağvalı kızı görünce ona hemen aşık olmuş. Kız da ona aşık olmuş tabi. Sonra evlenmeye karar vermişler. Kaptan babasından istemiş kızı. Babası "Ben yabancıya kızımı vermem!" demiş, reddetmiş. Sonra da kaçmaya karar vermişler... Neyse, ben sıkmayayım sizi.
Can - Yo, hiç sıkmadın beni. Merak ettim gerisini.
Sanem - Sonra genç kız, sözleştikleri gibi, sahile gitmiş kaptanı beklemeye. Gelinliğini giyip... Ama saatlerce, hatta günlerce kaptan gelmemiş. Kız da çok üzülmüş. "Ben eğer sevdiğime kavuşamayacaksam ya kuş olayım ya da taş olayım" demiş. Sonra da taşa dönüşmüş.
Can - Hüzünlüymüş.
Can - Buyurun Arzu Hanım. Ne ikram edeyim size? Ne içersiniz?
Arzu - Detokstayım, şu an hiçbir şey içemem. Lütfen bana artık "Arzu" deyin. Kaçıncı karşılaşmamız oldu artık yani. Ben de size "Can" diyeyim.
Sanem - Ne münasebet ya? (İkisi de hayretle Sanem'e bakar) Ne münasebet, bir şey içmeden olur mu öyle? Soğuk bir su falan getireyim en azından. Hani terlemişsinizdir... Artık, o üst-başla nasıl terlenecekse?
Sanem - Biliyor musunuz? Ben Galapagos'a yerleşeceğim bir gün.
Can - Galapagos'a? Vay! İddialı. Neden Galapagos?
Sanem - Yani... Rüyamda gördüm. Oraya yerleşip orada kendi romanımı yazacağım.
Can - Yaz tabii. Kesinlikle yaz! Ben de seve seve okurum. Bu arada Galapagos, albatrosların da uğrak yeri.
Sanem - Biliyorum.
Can - Sen utanınca bayağı bayağı çocuk gibi oluyorsun. Sen nasıl bu kadar saf kalabildin?
Sanem - Bilmem.