Bu ne dünya kardeşim
Bir kaç bölümdür "Seviyor Sevmiyor" için şunu hissediyorum: Sahneler fikir olarak süperler. Yani romantizm adına ne isteriz, neredeyse 12'den vuruyor. Karakterlere gelince, Yiğit tam romantik aşık, kıskanıyor, acı çekiyor, kavga ediyor, bazen kontrolünü kaybedip saf saf konuşuyor, Deniz'e bakıyor desen bakamıyor, bakmıyor desen gözünü alamıyor, tam kalbim avuçlarında durumu. Tuna sevimli, İrem cadı, Deniz şu sıralar dalgalı ama genel olarak iyi peki neden tam olmuyor? Hani bir şarkı var ya "Tam kalbime gelmedi ok" diye, onun gibi. yaklaşıyor çok yaklaşıyor ama sıyırıp geçiyor... Sahneler heyecanlandırıyor ama izleyince dur olmadı yine. Peki neden böyle oluyor?
İmza: Bir dost
Sanırım Deniz'de eski romantizm kalmadı. Deniz İrem'e kendini feda etmiş bir dost değil Yiğit'e aşık bir Deniz'ken daha keyifliydi dizi. Hatta Deniz o zamanlar İrem'e de daha dosttu. İrem'le aralarında baştaki muhabbet ve paylaşımlar kalmadı. (Zaten böyle bir İrem'le nasıl dost olunabilir. Sokmasın diye uzak durmak daha makul ve mantıklı.) Mutsuz bir Deniz eşittir tatsız bir Deniz, Tatsız bir Deniz eşittir tatsız bir dizi. Diziye daha mutlu bir Deniz lazım. Mutluluk için de özgürlük. Özgürlük için de cesaret demiş Tukidides. Cesaretin var mı aşka, çarpıyor mu kalbin bir başka, sen de Yiğit gibi sevsen keşke, desen ona yağağağağar Deniz, deyip geçelim.
Baskın basanındır
Bölüm, geçen bölümün finaliyle başladı. Baskın basanındır, Deniz ve Tuna partiyi bastılar, 20. Go Flamingo yıldönümüne de damgalarını vurdular, isterlerse Deniz-Tuna çifti buna sahte demeye devam etsinler, Go Flamingo tarihi bunu böyle yazmadı mı? Yazdı. Lamı cimi yok, çünkü neredeyse öpüşüyorlardı. Sonra, Deniz Tuna'nın evinde kaldı, sabah onun yanında uyandı, hazırladığı kahvaltıyı etti, eller omuzda sürekli sarmaş dolaş, Olduğun gibi görünmezsen göründüğün gibi olurmuşsun ya, yani sevgili rolü yapa yapa bir gün bakmışız Deniz Yiğit'i unutmuş, kalbi bir Tuna'da. Gidişat budur. Tuna'nın da bir yeri var kalbimizde ayrı tamam ama, doğrusu dost bir Tuna sevgili bir Tuna'dan daha tatlıydı, ilişki derken suyunu çıkardı yani. Ve Deniz de kendi dalgasında alabora olurken etrafını da alabora ediyor. Deniz'e de bu yüzden şu anda mesafeliyim. Deniz aşkın için mücadele edecek misin, yoksa Yiğit şövalyece bir manevrayla istifa ederken arkasından yaptığın gibi kuru kuru gözyaşı mı dökeceksin? İlk fragman çıktı, bu sorularımıza cevap vermiyor, başka ayrıntılar var.
Bir yastıkta
Fragman demişken ondan bahsedelim. Nikah tarihi almak için resmi işlemler aşamasına gelindi. Yiğit İrem'den nüfus cüzdanını istiyor, İrem de bin türlü numarayla saklamaya çalışıyor. Nedir bu kızın çektiği. Gerçek adını sakla, geçmişini, aileni sakla, evinde eşyaları sakla, fotoğraf albümünü sakla, şimdi nüfus kağıdını sakla. Vaktiyle Deniz yüzünü, bedenini Yiğit'ten saklamıştı, şimdi İrem de yüz ve beden dışında herşeyi saklıyor. Zaten bu sırlar, saklamalar ve yanlış anlamalar olmasa diziler sürmez. Dizinin adı "İrem'in Çekisi" olabilirmiş. Bir de İrem "Yiğit artık beni İrem olarak seviyor" diyordu, e açıklasın madem artık "Ben İrem'im" diye... yazıyordum ki tam öpküyü gördüğünü hatırladım. Yani. Deniz ve Yiğit. Kızcağız nasıl açıklasın. Mecbur oyuna devam. Biz hiç yorulmadık, biz hiç yenilmedik, oyuna devam.
Sevgiliyiz, dedikten sonra
Haberi aldıktan sonra Yiğit ve İrem farklı davranışlara meylettiler. Yiğit bir yıkıldı, sanki 10 yaş koydu yüzüne. Çöktü adam. İrem'se tip olarak yine tatlı da, his olarak şüphelere gark oldu. Yiğit Deniz'le konuşmaya gitti. Bakamadan konuşuyor garibim. Konuştu da ne oldu. Konuş konuş nereye kadar. Deniz'den gördü kırmızı kartı, çıktı saha dışına. İrem'se partide Tuna'nın, evde Deniz'in ağzını aradı, deşti de deşti konuyu. Yani zannedersin sevgili olsunlar istemiyor ve bunu açığa çıkarmaya çalışyor. Derdin dertsizlik mi İrem, niye sorun arıyorsun, niye çomak sokuyorsun desek, öyle de değil, dertli bir kız. Değişik bir tutum izliyor İrem. Sanki kendisi ak kaşık, kendisi dışında herşeyi deşiyor. Geçen bölümlerden birinde Yiğit'in evindelerdi ve Yiğit'e "Sen Deniz'den hoşlanıyor musun" gibi bir şeyler sormuştu. Zaten bu bölümde arabadalarken Yiğit'in İrem'e böyle patlayışının altında, İrem'in kendisine güvensizliğini hissetmesi var sanırım. İşin ilginç tarafı İrem'in kendisi yüzde yüz masummuş gibi böyle bir hesabı tutması. İlginç gerçekten.
Kendim İçin
İlk "kendim için" "Aramızda bir şey olsun istiyorum, ben kendim için soruyorum bu soruyu" anlamına geldi, Yiğit'ten Deniz'e... Deniz'in cevap olarak söylediği "Kendim için" ise, "Aramızda bir şey olsun istemiyorum, ben istemiyorum" anlamına geldi. İki kelimeden mürekkep bir "Kendim için" cümlesiyle bir dünya kuruldu, bir dünya yıkıldı. Yiğit kurdu, Deniz yıktı. Ne ceza bu, ne reva bu kor yara. Ne hazin son, ne garip bir elveda. Bu ihanet kıyametim ya bu hançer, felaketim. Bu son en son hatam en zor vedam... Biçareyim derdinden, harabeyim, gel gör ki, biçareyim aşkından...
Güzel sahneler, hoşuma giden şeyler
Tuna'nın barkovizyonda Yiğit ve Deniz'i öpüşürken görmesi, bir tek onun görmesi, Yiğit'in teknede yemek yerlerken Tuna ve Deniz'in öpüşmelerini engellmek için kadehi düşürmesi, Tuna'nın da yutmadım anlamında göze sokarak aynı şeyi yapması, Bendeniz'in şarkıları, galiba üçüncü oldu bu dizide çalınan şarkısı, Cemal'in Buket'ten hoşlanmaya başlaması, Buket'e dans edelim mi dediğinde, onun da hım tamam olur deyişi, ikilinin ufak ufak dans edişleri (yerimizde sallanalım mı diye de teklif edebilirdi Cemal), Yiğit gidecek kişinin kendisi olduğunu söylediğinde Neşe'nin üzüntüsü, Gazi'nin şaşkınlığı, teknede kim nasıl seviyor kısmında Tuna'nın tekrar mutlu olabileceğime inanıyorum dediği konuşma, Yiğit'in bunca yalanın ortasında gerçeği bilmeyen tek kişi olarak, durumu en güzel ve duru bir şekilde özetleyecek şekilde İrem için "Benden bir şeyler gizliyor ama onun yanında gerçekten sevildiğimi ve benim için herşeyi göze alacağını hissediyorum" dediği konuşma. Yiğit'in Deniz'in mezuniyetinin esasını konuşmak için Tuna'yı ofise çağırdığı sahne (çok gerçekçiydi. Gerilimin yavaş yavaş tırmanması, devamı. Şekül şükül hareketler, ağzım bi tarafa burnum başka tarafa ve takım elbise esprileri)
Ufak tefek
Tabii sıkıldığım yerler de oldu. Bu ofise sürekli sevgili olarak tantanayla girme sahneleri, teknedeki bazı konuşmalar, beden sınavının uzunluğu. Gazi'nin işten çıkarma olayı da çok acemiceydi. O kadar iyi üniversitelerde oku, sonra elinde defterle gezip insanların açıklarını yaz, "Annem diyo ki, bir yöneticinin verdiği karardan geri adım atması" gibi cümleler kur. Çaycıyken daha uyanıktı bu adam. Yok, aslında o zaman da uyanık değilmiş demek ki, çünkü zerre haberi yokmuş ne Cemal'in bilgisayar oyunlarından ne Buket'in çekmecede biriktirdiği sattığı eşantiyonlardan. Ama çaycıyken daha faydalıydı en azından. Daha hayat doluydu. Bir Neşe uğruna neşesi gitti, levılı düştü adamın. Meşeli dağlar meşeli, içinde halı döşeli. A benim esmer güzeli yarimle kol kola gezeli...- 1001 Tv