1001 Tv > 1001 Yorum > Şimdi Bana Kaybolan O Muhabbetleri Verseler

Şimdi Bana Kaybolan O Muhabbetleri Verseler

Uzunçorap | 16.01.2016 | Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

#AşkKiralık Vol.29
Yani, Ömer'in artık "Kalbimi ver bana geri" falan diyeceğini umuyorduk, fakat Ömer Defne'den kalbini geri istemiyor, Defne'yi istiyor. Yani son yazdığımız yazıda, Ömer o bankta Defne'nin dönüşünü bekliyor demiştik demesine ama bu kadar da ayaklarına çimento dökülmüş gibi bekler bulmayı ummuyormuşuz demek ki. Bir hayal kırıklığı oldu velhasıl kelam. Ömer'in bölümün sonunda "Bulacağım Defne, bulacağım" demesiyle, yeni bir şey oluyor, bu ilişki bir adım öteye gidecek, ilişkinin boğazına oturan kördüğüm çözülecek diye içimizde bir umut yeşerdi fakat ve lâkin sonradan aklımıza geldi ki, Defne bu duruma sevinmek bir yana, Ömer gerçeği, herşeyi, hiçbir şeyi öğrenemesin diye tüm süper güçlerini, tüm başarılı beşer ilişkilerini, pazısını, dolmasını, elinden gelenin fazlasını ardına koymayabilir. Birkaç bölüm de Ömer koş, Defne saklan, Ömer yakala, Defne kaç şeklinde bir yakalamaca, tutmaca izleriz fakat dedektif bir Ömer izlemek keyifli olur bir yandan, şimdi düşününce. Hele bir de Sherlock Holmes atmosferi oluşsa. Üstelik kendi sarı loş hoş odası da atmosfere müsait. Amma's işin mizah kısmını Ömer'in üzerinde hiç düşünemiyoruz, o halde mecburen Sherlock bir Ömer yatar. 

Fragmandaydı galiba, Passionis ekbinin bilardo salonuna bir girişi vardı, sanırsın Twilight'ta benzetmek gibi olmasın, işte bir grup değişik kantine giriyor, bir yere geliyor, öyle bir havalar. Fakat bölümü izlerken o hava kalmamış, sönüktü. Adeta anca giriş; gelişme açılma toparlanma top ağlarda sonuç yok. Aynı sönüklük Defne ve Ömer'in ofiste tıkılı kalma sahnelerinde de vardı. Sen birbirine aşıksın, görmeyince özlüyorsun, gözünü tavanı delmek ister gibi tavanın köşesinden alamıyorsun, biz desen asansöre hasret, sonra aynı odada kalınca biri der uyuyacağım, biri der pişpirik oynayalım. Ne yapıyorsunuz siz ya. Doğruluk mu cesaret mi'de Defne'nin sorduğu soruya bak, İz'i hala seviyor musun. Ne İzmiş kardeşim, sen aş artık şu izi. Kızımız Ömer'den çok İz'i merak ediyor neredeyse. İz demişken, İz'in de havası söndü. Harcadılar İzi matmazel. Nerede başlardaki İz. Neşe kalmadı kızda. Doğrusu Yasemin'le kız kıza dertleşmeleri iyi oldu. Bu dizinin iyi taraflarından biri her karakteri birbiriyle ilişkiye sokmaları. Bir sürü bağ kuruluyor, olaylar zenginleşiyor, derinleşiyor. Hulusi'nin görünmesi de iyi oldu, sofra sahnesi biraz sıkıcı olsa da. Aslında ne şöbiyet ne vodvil çıkardı oradan. Şükrü desen, özledik göremiyoruz. (Bu bölüm azıcık göründü). Şükrü'nün Defne'yle muhabbetleri falan ne tatlıydı. Şimdi bana kaybolan o muhabbetleri getirin desen, tek bir söz söylemeye hakkım yok diyeceğim ama, bu yazının şarkısını Sezen'e değil Sertab'a ayırdım. Kendimden kendime gelsin. Ömer ve Defne hak etmediler bu şarkıyı. Sertab söylüyor, Kalbimi Ver Bana Geri. Aşkolsun Ömer, aşkolsun Defne. 

 

Kiralık Aşk

 

 
Böylece hop gelelim Yasemin ve Sinan ikilisine. Birkaç yazılar önce yazmış olduğumuz gibi, şu Cherie alta taşınalı beri, Ömer ve Defne'den ziyade, Yasemin ve Sinan asansörde karşılaşır, iltifatlaşır, süzüşür, didişir oldular. Gidişat belliydi, nitekim olan oldu. Yok, aslında tam da olmadı. Ne olup olmadığı önümüzdeki bölüm netleşecek. Kiralık Aşk ormanının patikalı yolları gereği büyük ihtimal, bu ikisi arasında da bir şey olmamış, ilkbahar yeni yıla kalmıştır.  Yani ikisinin arasında da bir tür fış fış kayıkçı tarzı kürek çekmeler izlenecek gibi. Yok bu da olmadı. Hani el çakmak isterken bazen denk getiremezsin de, karşılıklı iter ya da çekersin ya, işte onun gibi vuslatsız bir uyum. Yine de bu ikisinden daha çok umutluyuz. Çünkü onların işi olursa, bu durum, İsodur, Sudodur, Gududur, çok açılıma gebe. Olaylar olaylar.

 

Kiralık Aşk


Neriman iki bölümdür ele avuca sığmaz planlarıyla yeniden ortada. Çok mutluyum şu anda. Necmi Passionis'te pek görünmüyor. Ne büyük acılar bunlar! Neriman ve Koriş'in binanın elektrik teleferik binbirtrik sistemi kesildikten sonraki şöminesiz battoşlu çaylı kremli bir şeyli ortamları pek bir sevimliydi fakat tam da burada Neriman'ın kendi söyleyişiyle o müthiiiş zekasından şüphelenmemek elde değil. Sen aşıkların ortamını ısıt, yanlış isabet de olsa, onlar sıcak oldu diye soyunsunlar, siz ikiniz locadaki muppet şovcularsa soğukta ayazda dona yakıla oturun. Ortamdır, sıcaklıktır demişken, dizideki kadınlara ne çok ceket giydiriyorsunuz yahu. Tamam şık olabilirler, taşlar, ışıklar falan filan ama dışarlık değil içerlik olaylarda olmuyor yani, ekrandan taşacak gibi duruyorlar. Göz ceketten alınmıyor, hikayeden kopuluyor. İnsanın bu duruma bir dur diyesi geliyor. Durun! Hiç gerek yok. 

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı