1001 Tv > Dizi Replikleri > Vuslat Replikleri

Vuslat Replikleri -

1001 Tv | 25.03.2019 | Vuslat
Vuslat

11. Bölüm replikleri

Zanna kapılıp hüküm verme 
Akşam. Feride ve Yalçın karakolda, Yalçın'ın ofisinde. Aziz'in Kerem'i savunmak için Şükrü ve diğer iki adamla kavga ettiği akşamın video görüntülerini izledikten sonra Yalçın Feride'den görüntülerin olduğu telefonu almak istedi. Fakat Feride telefonu vermedi. Bunun üzerine Yalçın "Ciddi olamazsın Feride. Peki o üç adam ne olacak? Feride, bunun için cinayeti saklamaktan sen de tutuklanırsın. Feride bu insanlar, bu anne babalar çocuklarını arıyor." deyince Feride "Biliyorum. Ama Yalçın, sen de Aziz'i benim kadar iyi tanıyorsun artık." dedi. Bunun üzerine Yalçın "Feride bir şeyi anlaman lazım. Böyle insanların kaç tane yüzü olduğunu bilemezsin. Bu izlediğimiz kavga değil tamam, nesfi müdafaa. Ama beni asıl korkutan şey, olaydan çok Aziz'in sakinliği. Adam sanki akşam yemeğini yemiş de ellerini yıkamaya gider gibi sakin. Her ne olursa olsun, bu orada ölen üç adam için Aziz'i haklı çıkarmıyor. Eğer bu delili bana vermezsen hem suça hem günaha ortak olacaksın." dediğinde Feride: "Sana bir şey söyleyeceğim. Çok tuhaf biliyorum ama, o gün olayın öncesinde ve sonrasında Abdullah Amca bana bir şey söyledi: 'Sakın ola zanna kapılıp hüküm verme'" 

Sen yeter ki kal, ben bütün mahalleye bakarım
Akşam. Çağlar ailesi sofradayken kapı çalındı. Az önce Sevim'in arayıp Aneta'ya bakacak kimsenin olmadığını, kendisinin de lokantaya gitmesi gerektiğini söylemesi üzerine Fırat Aneta'yı alıp getirmiş. Hasibe Fırat'in eve gelmesine çok sevindi. "Geldin mi gerçekten?" diye sordu. Fırat "Bir şartım var, yoksa dönmem," dedikten sonra "Aneta Teyze bizimle birlikte yaşayacak" diyerek şartını söyledi. Hasibe "Aaa hayatta olmaz, delirdin mi sen!" diyerek itiraz etti ama Fırat'in "Bir şartım var demiştim" diyerek gitmeye davranması üzerine "Tamam oğlum, tamam, sen yeter ki kal, ben bütün mahalleye bakarım" diyerek kabul etti.
 

Cemiyet ne der?
Akşam. Aziz'in evden tüm eşyalarını alıp tamamen taşınma kararı üzerine Perihan kanepeye yığılmış. Tahsin, Sultan ve evin çalışanı Gülten etrafında. Aziz geldi. Diğerlerine "Beni biraz annemle yalnız bırakır mısınız?" dedikten sonra annesine: "Neden böyle yapıyorsun? Annecim ayda zaten kaç defa geliyorum eve söyler misin? Annecim bizi birbirimize aile olmamız değil, eşyalar ve mekanın bağlıyor olması, benim bu eve seni görmek için değil de sadece üstümü değiştirmek için geliyor olmam sana daha çok acı vermeli. Beni bu eve bağlayan şey üç beş tane eşya mı sanıyorsun? Ben artık bu evde yaşayamam. Bu defa farklı. Lütfen zorlama." demesi üzerine Perihan'ın "Etrafımızdaki insanların neler söyleyeceğini bilmiyorsun tabii" demesiyle Aziz ayağa fırlayarak "Tabii ya, bir an anne, bu duygunun gerçek olduğuna kendimi inandırmıştım. Tabii, konumuz cemiyet ne der, değil mi?"


Asıl korkman gereken yer dışarısı değil...
Akşam. Aziz Kormazer konağında, Gülten'in eşyalarını toplamasını beklerken terasta babasıyla yan yana oturuyor, konuşuyorlar. Babası Tahsin'e "Asıl korkman gereken yer dışarısı değil, burası" diyerek kalbini gösterdi. 

 

 

Canımı yakarsan canını yakarım
Aziz sözüne devam etti: "Bu duvarlar seni dışarıdakilerden koruyabilir. Ama kendi vicdanında besleyip büyüttüğün Kerem'den koruyamıyor. Koruyamayacak. Ve benden..." Bunun üzerine Tahsin biraz şaşkın, biraz kızgın, oturduğu yerde doğrularak "Senden mi?" diye sorunca Aziz: "Bundan sonra canımı yakarsan, canını yakarım. Ne senin ne Kerem'in gözü hiç kimseyi görmüyor. Kimsenin acısını gördüğünüz yok. Varsa yoksa ben, ben, ben, ben, ben! Ben deyip duruyorsunuz! En azından Kerem dürüst! Bu anlamda dürüst! Kendi menfaati için yaptığını saklamıyor. Ama sen baba, utanmadan seni korumak için deyip yalan söylüyorsun! "


Canım dediğin oğlunun canım dediği
Aziz sözüne devam etti: "Sadece bir dakika kendinden sıyrılıp vicdanına sorman yeterliydi. Ölüme terk ettiğin kişi, canım dediğin oğlunun canım dediği, kardeş bildiği Altan Baba! Bunun üzerine Tahsin "O canım dediğin Altan için aileni, anneni, babanı, kardeşlerini nasıl bir çıkmaza sürüklediğinin farkında mısın sen? Bu kabul edilebilir bir şey değil" deyince Aziz "Hala anlamıyorsun değil mi baba? Mesele arkadaşım değil! Mesele biz dediğin, ailem dediğin, oğlun! Benim! Ben! Oğlunuz! Aziz!"
 

Beni korumak için çıkan kurşun yine beni vurdu
Tahsin Aziz'e cevap verdi: "Altan niçin vuruldu? O komiserin yeğenini korumak için. Peki ben o kızın kaçırılma emrini niye verdim? Seni korumak için. Sen de bunu anlamıyorsun oğlum" Bunun üzerine Aziz "Baba, beni korumak için çekilen o silahtan çıkan kurşun, yine beni vurdu. Sen de bunu bir düşün."

 

Söz gücün yetmeyince
Akşam. Çağlarların evinin avlusu. Eve dönen Fırat Ceylan'ın yanına gelip "Ceylan, senin için döndüm abim, sana ayar vermeye geldim, hoşgeldim!" deyince Ceylan "Sen önce kendi hayatına çeki düzen ver, sonra bana ayar verirsin... Abicim!" diye karşılık verdi. Bunun üzerine Fırat ve Ceylan gerilirken Feride ikisini görüp "Nerdesiniz siz?" diyerek onlara doğru yürüyünce Ceylan gülerek "Hah, işte tam olduk" dedi. Bunun üzerine Fırat daha da sinirlenerek "Ceylan" diye bağırarak elini kaldırınca Feride koşup onu durdurdu: "Ne yapıyorsun sen Fırat, ne yapıyorsun ya! Söz gücün yetmeyince kol mu kalkıyor artık?"

 

 

Bir söze, bir şiire, bir kelimeye sığar

Antikacı dükkanı. Tekin ve Alamet Ahmet içeri girdiler. O sırada Salih düşen duvar saatini yerden toplamaya çalışıyordu. Ahmet "Ben toplarım Baba" deyip yere eğildiğinde saatin yanında dürülmüş bir kağıt buldu.. Salih'e gösterdi. Salih kağıtta gizli yazıyı üzerine toz dökerek görünür kıldı. Ahmet şaşkınlıkla "Baba nasıl bildin?" diye sorunca Salih "Saat çok eski. Böyle eski eşyaların arasından çıkar bazen böyle şeyler. İnsan kendine sığamadığı zaman da bir söze, bir şiire, bir kelimeye sığar."

 

Bölüm özeti Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı