Yeni bir haftanın ilk günündeyiz. Dizilerle dolu bir hafta geride kaldı. Geçen hafta Afili Aşk, Ferhat ile Şirin ve Jet Sosyete dizilerini izledim. Henüz izleyemesem de izlemek için vakit kolladığım diziler Mucize Doktor, Güvercin. Aslında Kuzey Yıldızı'nı da izliyordum fakat iki üç bölüm önce mi ne Kuzey'in Yıldız'a aşkı o kadar ani oldu ki adapte olamadım, o civarlarda koptum. Şimdilerde dizilerimizde  olay akışları hızlansa da, genelde sündürülür ya, tamam onlar da hiç iyi değildi ama bu da fazla ani oldu sanki. En son Kuzey ağladı, sevmiyorum, Kuzey artık kimseyi sevmeyecek falan diye, orada Yıldız'ın bu Kuzey bana aşık diye anlamasına ben ikna olmadım. Neşeli dizi, hatta azen fazla geyik muhabbetine bağlıyor ama yüksek yaylaları, yeşil doğası, denizi, otantik evleri, hafif olayları falan insana ferahlık veriyor, yani güzel, hepten vazgeçmiş değilim. Kurşun'u izliyordum fakat onda da Leyla suçun merkezindeki babasını korurken ve ihbar etmezken, bir yandan Orhan'la samimi bir arayışta gibi suçluyu arıyor, bu nasıl ikna edici olabilir. Sonra da final haberi geldi. Kurşun ikinci bir Karadayı olabilirdi, izlemeye öyle hevesliydim başladığında,  fakat kısmet. Benim Tatlı Yalanım'da da hala gözüm var ama araya bir kaç bölüm girdi. Aylin mahkemede yalan söyleyip Kayra'nın geçici velayetini alınca koptum gittim. Aslında daha önce de yazmıştım, dizi romantik komediden dramaya çok güzel geçti ve inandırıcı da işleniyordu konular ama fazla dramatik oldu, o bakımdan devam edemedim. Yine de bir kere daha hamle yapayım diyorum. 
 

İzlediğim dizilere geçmeden, Atiye'nin fragmanından bahsedeyim, geçtiğimiz hafta çıktı malum. Beklediğimden iyi buldum doğrusu. Netflix Türk üreticileriyle yaptığı dizilerinde hep gizemden gidiyor, yani Hakan Muhafız gizem temalıydı ve şimdi Atiye de öyle, bu şart mıdır diye düşünüyordum, ki severim tür olarak, fakat nedense çok cazip gelmiyordu, fakat fragmanı iyi buldum. Hakan Muhafız yaş skalası olarak teenage bir yaş skalasına hitap ediyordu zannımca daha çok. Fragmandaki Mehmet Günsür ve Beren Saat'in karşılıklı "enteresan" çektikleri sahne özellikle parlaktı. Geçenlerde bir yerde okudum, kaş kaldırmak flört belirtisi olabilirmiş. Bu sahnede de bir flört başlangıcı olacak galiba. Mehmet Günsür Arkeolog Erhan rolünde. Uzun süre Mehmet Günsür mü Metin Akdülger mi arkeolog dedik, böylece belli oldu.  

 

 

Geçen hafta Afili Aşk'ı izledim. Olaylar hızlı gelişti. Bölümün başında gördük ki Melahat Anne de öğrenmiş olayları. Bizim Ayker hemen hastaneye yanına gittiler. Fakat şu acayip oldu, Yelda da oradaydı ve Kerem ile Yelda arasında hiç "A anne sen de mi biliyordun bizim Ayşe'yle ses kaydımızı, entikamızı" durumu olmadı. Halbuki aralarında bu konuda konuşmamışlardı. Kerem sarhoş taklidi yaptığı akşam Ayşe'ye aşık olduğunu söylemişti annesine sadece ve bir de Yelda sahilde Ayker'i konuşurlarken duydu. Ee niye kimse şaşırmıyor? Yüzleşme sonra geldi neyse ki, kartları açık oynuyoruz madem dediler falan filan. Bölümün sonunda Melahat'ın aşıklarımızın safhına geçmesi sağ gösterip sol kroşe oldu. Geçen bölümde de tam Yelda artık Ayker tarafında derken tersi olmuştu. İyi güzel oluyor işte, ya içinde ya sonunda bölümün tatlısı da eksik kalmıyor. Dizinin başka bir tadı da Rıza Nazmiye çifti ve etrafındaki olaylar. Onlar bir alem. Rıza dişisini etkilemek için süslenmiş gelmiş erkek kuş misali içeri girdiğinde babasını bu janti saç baş kılıkla gören küçük oyuncunun o inanılmaz şaşkınlığına, mimiklerine bayıldım. Bu ne başarılı oyunculuk. Tatlılığı da ayrı. Maşallah. Ayşe'nin mahallesinde, gerek ev halkı olsun, gerek kahvede zaman zaman dönen maceralar olsun çok güzel bir dalga yakalanmış durumda. Hep böyle sürsün.

 

 

Jet Sosteye de güzeldi. Bu bölümde konuk ünlü yoktu galiba. Bölümün konuları, Gizem'in kendini mahalle altın günlerine atması, Cengiz'in telefon bağımlılığı ve Alara'nın parti kızı moduna geçme denemesiydi. Gizem'in sorunlarını içten bir şekilde paylaşan mahalleli kadınların arasında kendini rahat hissetmesi ne güzeldi. Şimdi düşününce  bu konu yarım kaldı, en son sosyete altın günü yaptılardı, orada Gizem duruma ayıp isyan etti. Öyle kaldı galiba konu. Fakat bu konu tatlı, daha sürebilir. Bu arada bu günlerden birinde, dizide "Vur" repliğiyle de sık sık çağrıştırılan Gündüz karakterini oynayan Bartu Küçükçağlayan anıldı. Hakikaten börek işine mi girmiş. Ben de belki Blu Tv'yle dizi anlaşması vardır diye Puhu Tv'nin dizisinde oynamamıştır diye düşünmüştüm. Bartu Küçükçağlayan neden Jet Sosyete'den ayrıldı sorusunun cevabı bu bölüm biraz verilmiş oldu ama espri mi yapıldı kim bilir. Ama diziye dönse keşke. Alara ile gerçekten çok iyi bir tencere kapak idiler. Jet Sosyete'nin geçenlerde yapılan kutlamasına Çağlar Çorumlu katılmış, sevindim, ara sıra Yaşar anılıyor, o da keşke bir bölüm konuk olsa. Özlüyor insan diziye alışınca. Aslı Bekiroğlu keza. Yasemin Sakallıoğlu sonra. Her bölüm demiyorum, ara sıra. 

 

 

Ferhat ile Şirin'in müziklerine bayılıyorum. Hadi bayılıyorum demeyeyim abartı oldu belki ama çok beğeniyorum. Bunlardan biri Ferhat ile Banu sahnelerinin müzikleri bir de "ha ha" lı müzik. Bu bölümde Soner'in hesabını ödedikleri bir sahne vardı Banu ile Sadık'ın. Orada da  bu ha ha lı müziğin çağrıştırdığı filmi hatırladım yine: Alacakaranlık - Twilight. Sevdiğimiz bir film idi kendisi. Ferhat ile Şirin dizisi fena değil. İkinci bölümü yayınlandı geçtiğimiz hafta. Reytingleri biraz düşmüş. Sanki Sadık'ın rolü biraz daha fazla olmalı. Banu ve Şirin'in etrafındaki olaylarda ise biraz kopukluk var. Sanki olaylar parça parça değil daha bütünsel olmalı. Yani herşey, hem karakterler hem olaylar birbiriyle daha fazla ilişkili olmalı. Belki Hayriye ile Salim diyaloğa girebilirler vb. Ferhat'ın Şirin'e aşkı var mı yok mu emin olamadım. Fragmanda gördük ki  varmış bu ilgi. Şirin'inki tek taraflı değilmiş ama Ferhat'ta bunun iç çekişmesi yok ya da dışarı hiç yansımıyor. Bu arada bölümde Leyla Tanlar'ın canlandırdığı Şirin karakterinin atölyede Ferhat'a duygularını haykırdığı sahnede ben daha önce hiç aşık olmadım derken, birden ben ne diyorum ya diye farkına varıp sonra birden ya koyver gitsin gibi kendisine razı oluşu, falan o düşünce duygu geçişlerinin hızının mimiklerine yansıyışı, oynamıyor yaşıyor dedirtti. Helal olsun.