1001 Tv > 1001 Yorum > Gitmek mi zor, kalmak mı?

Gitmek mi zor, kalmak mı?

Uzunçorap | 20.09.2016 | Familya
Familya

Familya salı akşamı yayınlanan "Hayat Şarkısı", "Gülümse Yeter" ve "Yüzyıllık Mühür" dizilerinin arasına geldi. Hoşgeldi. Akşam komedi ağırlıklı bir dizi bulma umuduyla oturdum ekran karşısına. Aslında fragmanlardan ve konusundan dizisinin dramı belliydi. Yine de bir şekilde komedi dozu ağır basar, konu mizahla işlenir diye bir beklentim vardı. Tahmin ettiğim ve beklediğim gibi olmadı.


Dizide 22 Haziran 2002'de, (Televizyonda Türkiye - Senegal Dünya Kupası çeyrek final maçını izlerken) karısı Fidan'la tartışıp evi terkeden ve 14 yıl çocuklarını arayıp sormayan baba Yaşar Beyoğlu'nun şimdi kendini affettirmesi gerekiyor. Aslında bu gereklilik de hissi yönden. Kolon kanseri olduğunu ve kanserin ileri bir safhada olduğunu, az bir vakti kaldığını öğreniyor. Aslında çocuklarını çok da umursamayan bir baba değil. Onları internetten takip ediyor. Hatta huylarını sularını yanında olsalar bileceğinden fazla bile biliyor. Gerçekçi kabul edersek, Yaşar Beyoğlu'nu internet dedektifi olmuş saymamız lazım. Neyse, Yaşar Beyoğlu çocuklarını önemsiyor ama hep daha vakit var diye onlara kavuşmayı ertelemiş. Bir de farklı bir adam. Evlenmiş, baba olmuş ama evlilik, çoluk çocuk sahibi olmak,  sorumluluk sahibi olmak uymamış kendisine. Her ikisi de zor olduğunda, gitmek mi daha zor, kalmak mı sorusuna o "kalmak" cevabını vermiş ve kaçmış. Kaçış o kaçış.


Şimdi çocuklarıyla barışmak istiyor. Fakat az zamanı kalmış biri için sanki uzun bir yol seçti. Oyunlu, inandırmalı, kulağını tersinden göstermeli. Çocukları toplanıp gelsinler diye yaptı bunu. Kendisi gidemedi. "Gidemem, utanırım" dediğinde Efkar Hanım'ın "Utan" diye çözümü ortaya şak diye atması güzeldi. Güzeldi ama Yaşar yapamadı bunu. Utanamadı. Daha doğrusu ayan beyan utanamadı. Oyuna başvurdu.


Dizide neleri sevdim... Bir yanda ailenin yani "familya"nın büyük kızı Hava'nın takıntılı halleri,  bir yanda kocası avantacı Namık'ın çok konuşan, hafiften yaygaracı hallerine karşın oğulları Sezer'in az öz kısa kesin akıllı bilgili konuşmaları "oh" dedirtti, rahatlattı. Dizinin gizli bilgesi, hararetli zamanlarda serinletmesi bu çocuk.  Aslında Hava'nın pimpirikleri de eğlenceliydi. Familinin küçük kızı Su'nun kararsızlık özelliğini de gayet eğlenceli buldum. Bergütay'lı kafe sahnesi komple güzeldi.. Toprak gururlu, paraya tamah etmeyen bir tipe benziyor. Güzel. Peki o ve arkadaşı 200 bileti ne yaptılar? Dedikleri gibi mahallelilere mi dağıttılar? Az buz değil 200 bilet. Çok da inandırıcı değil. Kasabada herkesin Yaşar'ı tanıması, ilişkilerin senli benli olması da güzeldi. Yaşar'ın yanında çalışan ailenin oğulları bayağı ön plandaydı, herhalde bu boşuna değil. Önümüzdeki bölümlerde bir etkinliği olacak olsa gerek. Yaşar ve Efkar dertleşirken Efkar'ın sözleri feslefiydi, edebiydi. Gerçi Efkar genç yaşıyla uyumsuz bir şekilde feleğin çemberinden geçmiş biri havasındaydı, ama neyse konuşmalar güzeldi o sahnede. Bir yerde de Yaşar çocuklarını anlatırken Hava için "Gizli zekası vardır, belli etmez" dedi, bazen kahkahayla gülemezsin ama bir şekilde gıdıklanır mısın,  öyle bir şey oldu, hem duygulu, buruk bir yönü de vardı cümlenin, çok hoşuma gitti. Ne yazık ki Hava mimar olacakken okuyamamış evlenmek zorunda kalmış. Bir de Yaşar'ın Hare'ye kendisine yardım etmesi konusunda ikna etmek için küslük hakkında söyledikleri güzeldi.
 
Familya'da mekanlar özellikle de Güneşdağı kasabası, Yaşar Beyoğlu'nun evi, çalışma odası, bağı bahçesi güzel, iç açıcı. Londralı kısımlar da güzeldi ama Ateş bundan sonra dönmez herhalde oraya. Zaten Ezgi'nin kırık kalbini gören Toprak da dönmez herhalde artık İstanbul'a. Toprak'ın Ezgi'nin peşinden koşmasını, konuşmaya çalışmasını izlerken kendisi ve babası arasındaki durumun bir benzerini gördük sanki. Gerçi Toprak Ezgi'nin anası babası velisi değil ama aralarında bir sözleşme olmuş ve Toprak pek de sahip çıkamamış bu sözüne. Ateş ve Hare'nin günbatımında motorsikletli, samanlı kamyonetli sahneleri de güzeldi.


Yaşar Beyoğlu evi terkettikten ve Fidan Beyoğlu da vefat ettikten sonra, en ufakları Ateş'i dayısı Londra'ya götürmüş tamam ama diğer üçü nasıl geçinmiş, nasıl yaşamış, kim sahip çıkmış bunlara. Sonuçta gencecik çoluk çocuk insanlarmış. Cevabı verilmedi bölümde.


Dizinin yeni bölüm fragmanında da baba ve evlatlar arasında küskünlük devam ediyor gibi görünüyor. Bakalım şu an dolambaçlı bir yoldan ilerleyen, bir sorun yokmuş gibi davranmaya çalışan, gerçekle pek de yüzleşemeyen, mahcubiyeti yüzünden istemeden yüzsüz numarası yapan Yaşar nasıl bir yol izleyecek. - 1001 Tv

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı