1001 Tv > 1001 Yorum > Bu Cesur'u bir yerden gözüm ısırıyor ama

Bu Cesur'u bir yerden gözüm ısırıyor ama

Işınla Bizi Scotty | 17.11.2016 | Cesur ve Güzel
Cesur ve Güzel

Cesur ve Güzel'i biraz geç kalmış da olsam nihayet izleyebildim. Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün gibi iki büyük starın yan yana  geleceği projeyi merakla bekliyordum ama fragmanlar beni hayal kırıklığına uğratmıştı; merak uyandırıcı, ilginç bir şey bulamamıştım fragmanlarda. Yayın gününde de tercihimi Vatanım Sensin'den yana kullandım. Yine de diziye bir şans vermek istedim. Doğrusu beklediğimden çok daha eğlenceli bir dizi buldum karşımda. Baştaki kaza sahnesi dışında, bölüm boyunca aman aman pek bir olay olmamasına rağmen hiç sıkılmadan, merakla izledim. Genellikle ilk bölümlerde ya çok fazla olay doldurulup neredeyse her şey bir anda elden çıkarılır ya da temposuz, ritimsiz bir şekilde uzun uzun karakterler ve ilişkiler tanıtılır. Cesur ve Güzel ilk bölüm için bu dengeyi çok başarılı kurmuş. Hem kimin kim olduğunu, karakterini, amacını görebildik hem de gelişecek olaylara ilgi çekici bir başlangıç yapılabildi; bir yandan ana karakterimiz Cesur'un gizemi de korundu. Yine yerli dizilerin en büyük sorunlarından olan sahne süreleri de çok ideal tutulmuştu.
 
Bununla birlikte fragmanlardan edinilen klişe izlenimi de haklıydı. 'Tutan' bir dizi yapabilmek için bütün garanti yollara başvurulmuş. Bu dizinin ana konusu şu: Nefretten doğan aşk, intikam, entrika. Bundan fazlasını beklememek gerek belli ki. Daha bölümün başında sinsice, kaza süsü verilmeye çalışılmış bir cinayet girişimi.. Bir kazayla biraraya gelen ve birbirilerini görür görmez etkilenen ama elbette aynı zamanda bir nefret ilişkisi geliştiren ukala bir erkek ve inatçı bir kadın.. Bu kadın, elbette intikam alınacak düşmanın biricik kızı.. Babasının gölgesinde ezilen hırslı bir oğul.. Sahte hamilelik... Klişeden başınızın dönmemesi mümkün değil. Ne var ki dizi kendisini olduğunundan daha derin, daha anlamlı bir iş gibi göstermeye çalışmıyor. Bütün bu konuları, çok da dramatik olmayan, akıcı, hızlı, eğleneceli ve samimi bir şekilde işliyor.
 

Oyuncu seçimleri çok başarılı. Oyuncuların her biri rolüne mükemmel oturmuş. Adeta karakterler cast çalışmasından sonra yeniden mi şekillendi, denecek kadar sahici hepsi. Ama en çok Erkan Avcı'nın performansından etkilendiğimi söylemeliyim. Son derece kanlı-canlı, gerçekçi, enerjik biri Korhan. Hem babasının hem karısının baskısı altında ezilirken bir yandan umutlu, heyecanlı, hayat dolu ve daha önce bu çerçevede izlediğimiz karakterlerden daha farklı ve sahici bir karakter yaratmayı başarmış Avcı. Onun bulunduğu sahnelerde dizinin enerjisi yükseliyor adeta.
 

Kıvanç Tatlıtuğ da Tuba Büyüksütün de ekrana çok yakışan, ekranı dolduran oyuncular. Cesur ve Güzel'de hem fiziksel olarak hem de enerji olarak uyumlular. Yalnız Kıvanç Tatlıtuğ'un kariyerinde yer alan onca etkileyici işten sonra Aşk-ı Memnu'ya geri dönmek istemesi beni şaşırttı. Tatlıtuğ (Televizyon tarihimizde haklı bir şekilde baş köşede yer alan) Aşk-ı Memnu'dan sonra peş peşe Ezel, Kuzey Güney, Kelebeğin Rüyası, Kurt Seyit ve Şura'da hem yeteneği hem oyunculuk cesaretiyle herkesi etkilemeyi başarmışken risk almamak adına mı bu geri dönüşü yaşadı? Çünkü Cesur, bildiğiniz Behlül 2.0; bakışları, gülüşü, küstahlığı, kibriyle neredeyse bıraktığımız gibi duruyor. Onun daha erdemlisi, vefalısı, bencil olmayanı elbette... Behlül, Bihter'in ani ölümden sonra uzun süre kendisine gelemez. Yıllar süren inzivadan sonra olgunlaşmış ve hatalarını tamir için kendini zorbaların ıslahına adamıştır. Bu süreçte gerçek ailesine zarar vermiş olan Tahsin Korludağ A.Ş'den intikam alacak ve tüm madurların içine su serpecektir. Planını uygulamaya başlar ama şansa bak ki Korludağ Holding'in güzel mi güzel bir de kızı vardır. Ne kadar acı çekmiş olursa olsun, huylu huyundan vazgeçemeyecektir. 'İmkansız Aşk' Cesur Behlül Alemdar'ın varlık sebebidir.
 

Az sayıda da olsa rahatsız edici ya da kafa karıştırıcı şeyler de olmadı değil elbette. Sühan'ın daha sadece ikinci görüşünde Cesur'a "senden nefret ediyorum" diyebileceği kadar ne geçti ikisi arasında? Kısacık karşılaşmalarının sadece beşincisinde alevlerin üstüne 'Cesuuuurrr! Cesuuuur!' nidalarıyla atlayacağı kadar ne yaşadı Sühan? Henüz sebebini öğrenemediğimiz intikamı için her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayan, işini yasal olarak sağlama almak için uğraştığını gördüğümüz Cesur nasıl olup da kendisini ondan intikam almaya adadığı adamın ailesini hiç araştırmamış; kızı Sühan'ı, damadı Bülent'i hiç görmemiş olabilir. Çok sağlamcı görünen Cesur bu konuda kervanı yolda düzmeye karar vermiş anlaşılan. Sezin Akbaşoğulları, karakterini başarıyla canlandırıyor olsa da Cahide çok yorucu bir kakater olmuş. Bu karakterin entrikaları, sinsilikleri, çırpınışları biraz daha yavaş yavaş işlenebilseymiş daha güzel olurmuş. Bebek konusuna ikinci bölümde girilseymiş mesela. 
 

Mekanlar, özellikle hafta içinde basında da yer alan Korludağ Çiftiği'nin çekildiği ev, Korludağ kasabası olarak izlediğimiz bölge göz kamaştırıcı güzellikte. Korludağ ailesinin zenginliği ve gücü, kullanılan evden iş yerlerine, araç gereçlerine, çalışanlarına kadar yansıtılabilmiş. Toygar Işıklı'nın müzikleri de yine her zamanki gibi etkileyici; diziye hem enerji hem duygusal derinlik katıyor. Diyaloglar çok sahici ve akıcı. Kostüm seçimleri hem karakterlere hem hikayeye uygun hem de şık. Yeni, şaşırtıcı bir hikaye vaad etmiyor Cesur ve Güzel; bilindik temaların yeniden, eğlenceli ve sürükleyici bir versiyonunu başarılı bir şekilde sunuyor. İkinci bölüm için de merak uyandırmayı başarıyor. - 1001 Tv

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı