1001 Tv > 1001 Yorum > Ben de bunu anlattım

Ben de bunu anlattım

Işınla Bizi Scotty | 11.03.2019 | Halka
Halka

Halka'nın üst düzey rejisi, ilgi çekici karakterleri, başarılı performansları, etkileyici müzikleri gibi birçok özelliğinin yanında en başarılı yanlarından biri de ince ince işlenen hikayesi. Halka, kendisi çok zekice kurulmuş bir senaryoya sahipken, aynı zamanda izleyicisinin zekasını da küçümsemeyen bir iş. 
 
Şu ana dek yaşanan tüm gelişmeler beni, bir izleyici olarak düşünmeye, aklımı çalıştırarak bulmacanın parçalarını bulma oyununa çeken bir yapıda başarılıyla ilerledi.  

7. bölümde İrem, tam Cihangir'in kayıp hafızası konusundaki gerçeklere ulaşmış ve ona bunları açıklamak üzereyken öldürülünce, bu cinayetin failinin Halka'nın bilinen yöneticilerinden biri olması mümkün olmadığı için, gördüğümüzün ötesinde bir yapının varlığını işaret ediyor olabileceğini düşünmüştüm. Bu bölümde ise cinayetin arkasındaki kişinin Cihangir'in annesi Gülay olduğunu gördük. İrem'le konuşmaya gelmiş ve Cihangir hakkındaki gerçekleri öğrendiğini görünce bunu engellemeye karar vermişti. Halka'nın Cihangir üzerindeki planlarından tamamen bağımsız olarak, hatta tesadüfen gerçekleşmiş bir cinayetti. Üstelik Gülay'ın İrem'i öldürmek için bulduğu tek yol, babasının cenazesi için Türkiye'de bulunan Arif'in kızı Yıldız'ı arayarak ona babasının ölümünden sorumlu olan kişinin İrem olduğunu söylemekti.

 
Doğrusu bu açıklama beni tatmin etmedi. Olayın gerçekleşme şeklinin inandırıcı olmayışından öte (Sitare'nin bir ikizi olduğunu bile pek kimse bilmiyorken Gülay'ın onu tanıması, telefonuna hemen ulaşması ve İrem'i öldüreceğinden emin olması mantıklı değildi.) Cihangir'in gerçekleri öğrenmesinin, kafayı gelinine takmış kayın validenin tesadüfen onu öldürtmesi gibi bir olayla engellenmesi, Halka dizisinden beklemeyeceğim bir şeydi. 
 

Ama bölümü yeniden gözden geçirirken ilginç bir diyalog dikkatimi çekti. Çağatay, İrem'i kimin öldürdüğünü anlamaya çalışırken Terzi'ye de olayla bir ilgisi olup olmadığını sordu. Terzi henüz konu hakkında bilgi sahibi değildi ama Çağatay'a 2 yıl önce Kaan'ı nasıl öldürme emri aldığını, tam onu öldürecekken Cihangir'in Kaan'ı kurtarmak için gelip Terzi'yi vurduğunu, her ikisinin de Terzi'nin öldüğünü sandığını anlattı:

 
-Biri beni öldürdüğünü sandı, diğeri de öldüğümü.
-Ne anlatıyorsun sen, Terzi?
-Bana "o kız niye öldü?" dedin, ben de bunu anlattım.
 
Bu diyaloğun bize işaret ettiği; Yıldız'ın İrem'i öldürdüğünü ve Sitare'nin de buna şahitlik ettiğini sandığı. Muhtemelen Yıldız gerçekten İrem'i vurdu ama ölümüne sebep olan o muydu? Cihangir'in kendisiyle ilgili gerçekleri öğrenmesini engelleyen gerçekten Gülay mıydı? Yoksa onlar da tıpkı, Cihangir ve Kaan'ın Terzi'nin öldüğünü düşündükleri gibi bir yanılgı içindeler mi? Ayrıca, Gülay'ın anlattıkları ve olaya ait flashback sahnelerinden hiçbirinde İrem'in öldürülüş anını görmedik. Terzi'nin bir süre sonra Çağatay'a İrem'i kimin öldürdüğünü bulduğunu söylediğinde kast ettiği kişinin Yıldız ya da Gülay çıkacağı çok şüpheli.
 

Bölümde, İrem cinayetindeki muhtemel şaşırtmacaya benzer bir olay daha oldu. Halka'nın bir önceki (7. bölüm) ilgili yazdığım yazıda 'Sen aslında kimsin Kaan Karabulut?' diye sormuştum. Kaan'ın gerçek kimliği, kimin oğlu olduğu konusunda hiçbir bilgimizin olmaması ve Nadir'in "babanı tanıyorum" sözünün yarattığı şüpheyle Kaan'ın Halka için önemli birinin oğlu olabileceği ve Hümeyra'ya bırakılmasının onu saklamak, korumak gibi bir sebebi olabileceği ihtimali üzerinde durmuştum.

 
Kaan'ın gerçek babası olabilecek kişilerden biri Cengiz Erkmen'di elbette. Kimsenin varlığından haberinin olmadığı oğlunu gelecekteki düşmanlarından korumak için saklamak istemiş olabilirdi. Bu bölümde bu konuyla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Günümüzden 3 yıl öncesine döndük. Hümeyra, Cengiz Erkmen'den gerçek oğlunun yani Cihangir'in nerede olduğunu öğrenmek istiyordu. Cengizhan ise ona "Sen söyle oğlum nerede?" diye karşılık verdi. Hümeyra'nın ona cevabı ise "Demek bir oğlun olduğunu hatırladın!" şeklinde oldu. (Doğrusu burada Cengiz'in "oğlum" mu "oğlun" mu dediğini anlamak için sahneyi defalarca izledim. Bir tek harf, anlamı çok değiştirecekti çünkü. "Oğlum" kelimesine daha yakınım.) 
Aynı sahneden bir başka konuşmayı da bölümün devamında, Nadir'in Kaan'a bırakmış olduğu mektubu görünce Hümeyra'nın yaşadığı korkuyla yine geçmişe giderek gördük:
 
-Korktun mu, Hümeyra? Bir gün geleceğimi biliyordun. Bir gün karşına geçip "Sana bir şey bırakmıştım. Onu almaya geldim." diyeceğimi biliyordun.
-"Bir şey!"... Bir "şey" öyle mi? O "şey" dediğin neyse, alamazsın o "şey"i benden.
-Alırım, Hümeyra. Nasıl verdiysem, öyle alırım.

3 yıl önce gerçekleşen bu konuşmanın konusunun Kaan olduğu belliydi elbette. Bölümün daha öncesinde izlediğimiz, "oğlum nerede?" konuşması, bu diyaloğun hemen akabinde gerçekleşiyor olmalıydı. 

Bu iki sahne Cengizhan'ın Kaan'ın gerçek babası olduğunun işareti olabileceği gibi, bambaşka bir durumun maskesi de olabilir. Dizinin başından itibaren, açıkça hiç değinilmemesine rağmen, alttan alta süren bir gizemle Kaan'ın gerçek kimliğinin önemi hep gündemde tutuldu. Eğer Kaan'ın gerçek babası Halka'nın lideri Cengizhan olsaydı, bunun açığa çıkışı adeta pek önemli bir olay değilmiş gibi, bu şekilde laf arasında, belli belirsiz gerçekleşmezdi. Dizinin harikulade rejisinin böyle büyük bir sırrın açığa çıkışının hakkını sonuna kadar vereceğinden eminim. Öyleyse bu sahneler ne anlama geliyor? Kaan, gerçekten Halka ve Cengiz Erkmen için çok önemli. O kadar önemli ki onu yılarca Hümeyra'nın gözetiminde saklamak istiyor. Cengiz'in önemli bir rakibinin/düşmanın oğlu, yani rehin alınmış bir veliaht olabilir mi Kaan? Hümeyra ile aralarında geçen, üstü kapalı konuşmalardan, Cengiz'in gerçeği Hümeyra'dan saklayarak Kaan'ın kendi oğlu olduğunu söylemiş olabileceği düşüncesi de akla geliyor.
 

Terzi'nin Kaan'ı öldürme görevi almış olması da oldukça düşündürücü. Yakın bir zaman öncesine kadar Halka'nın bir tür esiri gibi çalışan Terzi'ye bu görevi veren kim olabilir? Halka, yani Cengizhan mı? Cengizhan, Hümeyra'dan, zamanı gelince almaya geldiği Kaan'ı, belki varisi olduğu bir konuda rakibi olmaması için ortadan mı kaldırmak istiyor? Kaan, Halka için bir tehdit mi? Yoksa, Terzi'ye bu görevi veren, onun Cengizhan için önemini bilen ve onu bu yüzden ortadan kaldırmak isteyen başka biri mi?

 
Hümeyra ve Cengizhan arasında geçen bu konuşmalar, Kaan'ın üzerine atılan ve hapse girmesine sebep olan iftiranın kaynağı konusunda iki ihtimali gündeme getirdi: İlki; Kaan'ı, Cengizhan'dan korumak isteyen (Bu iftira konusu ne zaman açılsa abartılı tavırlar sergileyen) Hümeyra'nın bizzat kendisi... İkincisi; Kaan'ı Cengizhan'dan ve Halka'dan korumak isteyen, tutuklanmadan kısa bir süre önce onu gözetim altında tutan ve anahtarı da iftiraya konu olan soygunda kullanılan arabanın koltuğuna saklayarak Kaan'a veren Nadir (Bu iki ihtimal konusunda şüphe yaratan bir unsur var yine de; arabanın tavanındaki Halka amblemi. Her iki kişinin de böyle bir komplo kurarken bu amblemi kullanmaktan bir amacı olamaz.)... Kaan'a atılan iftiranın kaynağı hâlâ netleşmese de hem Kaan'a hem Cihangir'e cinayetin nasıl gerçekleştiğini anlatan DVD'leri gönderenin, bölümün başındaki cenaze sahnesinde, bir gün intikamını almak için öfkesini nasıl canlı tuttuğunu ve hesap soracağı günü beklediğini anlatan Hümeyra olma ihtimali çok yüksek. Halka'yı içerden çökertmek ve hepsine bedel ödetmek isteyen Hümeyra, Cengizhan'a vekalet ederken bunu yapabilecek imkanı da ele geçirmiş durumda.  

 

Nadir'in Kaan'a anahtarını bırakmış olması Kaan'ı korumak ya da Kaan'a bir konuda hakkını teslim etmek için gibi görünüyor ki, bu durum Halka ile ilgili henüz bilgimizin olmadığı başka bir savaşın ipucu olabilir. Nadir'in anahtarını Kaan'a bırakmış olması önemli bir olay olsa da, bu aniden ortaya çıkıveren 'anahtarı başkasına bırakma' kuralı pek inandırıcı, altyapısı sağlam bir gelişme gibi görünmedi bana. Gizlilik ve güvenliğin en hassas noktası olduğu, polisin 25 yıldır varlığını bile kanıtlayamadığı, çok iyi saklanan bir örgütün böyle bir kuralının olması, üyelerinin anahtarlarını canlarının istediğine vermesi ve anahtar sahibi diğer üç kişinin bunu yapabileceklerini bugüne kadar hiç duymamış olmaları mümkün mü? Bu olay pek ikna edici olmasa da bir şekilde Kaan'ın Halka'ya bir üye olarak girmesine sebep oldu ve bunun, hikayenin akışını çok değiştirebilecek bir gelişme olduğu da ortada.
 

Halka'da olan tüm gizemli olayların, sırların daha geniş bir hikayeyi, gizli ve daha büyük bir yapıyı çağrıştırdığı düşüncesinden daha önce de söz etmiştim. Bu eli her yere uzanan, her şeyi kontrolü altında tutan, sırlarla dolu örgütün gerçek aktörlerinin İlhan, İskender, Cabbar gibi pek de güçlü ve kurnaz olmayan birkaç adam oluşu akla yakın gelmiyor. Şimdiye dek gördüklerimizin ötesinde bir savaşın, rekabetin varlığı kendini hisettiriyor. Gerçek kimliği hâlâ netleşmeyen Kaan'ın da tüm bunlarla ilgili bir rolü olduğu ortada. Görünenin ötesinde bir hikayenin, mücadelenin varlığından söz etmişken; Sadece Cengiz Erkmen, yani bir kişi tarafından kurulan Halka örgütünün ambleminin bir değil, iki halkanın kesişimiyle oluşmuş olması dikkat çekici değil mi? 

 

Bölüm özeti Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı