1001 Tv > 1001 Yorum > Rüzgar'la evlenir misin?

Rüzgar'la evlenir misin?

Uzunçorap | 25.09.2016 | Rüzgarın Kalbi
Rüzgarın Kalbi

Rüzgar'la evlenir misin?
Geçen bölüm Rüzgar'ın Zeynep'e diz çöküp (çökmeseniz olmaz ey siz şövalyeler) evlenme teklifi etmesiyle sonlanmıştı. Rüzgar'ın, Kutay dengesizi Zeynep'ten vazgeçsin diye yapmış olduğunun ortaya çıktığı bu eylem işe yaradı, Kutay İstanbul'a dönmeye karar verdi. Ya da silahla ilgili o kararı aldı. Yani arada bir karar değişikliği mi oldu, orası belli olmadı. Babasında gördü ilk kez silahı. Babası da iş hayatındaki bütün başarısızlığı Kutay'a yüklüyor. Tamam tefeciden Kutay'ın ısrarıyla borç almışlar ve şu anda Kutay'ın hiç umrunda değil ne tefeciler ne de şirketin borcu ve adam da sonuçta tehdit ediliyor ama nihayetinde tefeciden niye borç almışlar, demek ki Teoman'ın bizzat kendisi işleri pek de iyi idare edememiş. "Senin nefes alman bile israf" dedi adam oğluna, isterse boş olsun, isterse emniyeti kapalıymış olsun, adam oğlunun başına siha dayadı yahu. Kazalar nasıl oluyor. Bu adamın oğlu olmak da Kutay'ın talihi ya da talihsizliği.


Dağ evinde fırtınalı bir gece
Bu evlenme teklifi Zeynep'te infiale yol açtı. Tüm bölüm de böyle sürdü. Zeynep'le Rüzgar arasındaki gerginliği anlamsız buldum. Zeynep habire iyilik istediği ve defalarca karşılık bulduğu birine karşı yeterince teveccüh hissetmiyor. Üstelik tartışma sonrasında Rüzgar geldi evlerine, Zeynep yanından geçti ama Rüzgar'a bir "Merhaba" bile demedi. Üstelik Rüzgar bu yardımları karşılıksız yapıyor. Sahi hani para ödeyeceklerdi, ne oldu o durum, ödediler mi? Zeynep'in dedesinin dağ evine gittiği akşam da o yağmurda çocuk gelmiş yardıma, hala sen dön, diyor. Etraf çamur, yağmur sağanak, tahminen rakım da yüksek, yani "gel sen de bir kurulan" diyeceğine, tutturdu "dön de dön". Rüzgar kendiliğinden onlara gitti,  bir ihtiyacınız var mı diye, şu ince düşünceliliğe bakar mısın. Bu ailenin Rüzgar'a gösterdiği yakınlık onunkinin yanında gerçekten az. Dede Muammer istisna. Gerçi Ayla da nispeten sıcak da dede Muammer başka.


Yel Değirmeninde hayaller
Rüzgar da Zeynep de yel değirmeninin oraya birbirlerinden habersiz çıktıklarında karşılaşsınlar istedim ama olmadı. Fakat güzel sahneydi. Dağ evi çok güzeldi ama Rüzgar'ın Zeynep'i bulması sahnesi çekim olarak, orada birlikte geçirdikleri akşam da hikaye olarak tam olmadı kanımca. Bir acele ya da bir ritimsizlik, bir şeyler tam olmadı. Ayrıca koskoca bir akşam geçiriyorsunuz, Rüzgar niye gerçeği anlatmadın. Daha önce dayına Zeynep'in bilmesi gerekiyor filan demiştin ama fırsat bulamamıştın, işte kocaman bir fırsat oldu?


Kemal'in medeni hali
Dayı deyince, Kemal çok hızlı çıktı. Ben teyzoştan pasif ataklar tübelekler bekliyordum ama Kemal doğrudan sonuca gitti. Böylece medeni hal durumuna öğrenmiş olduk. Miğir evliymiş ve karısı da tam olarak nerede belli değil. Avukatından boşanma işlemini hızlandırmasını istedi. Demek ki daha önce...  neymiş? Dava açılmamış mı, açılmış mı? Açmış zamana mı bırakmışlar? Kendi kendine olursa olur,  olmazsa acelesi yokmu demişler? :)) Dizi, önceki diziler gibi olacaksa, büyük ihtimalle Kemal kolay boşanamayacak, hatta şu andaki karısı da Foça'ya gelip Ayla'nın karşısına dikilip onu kocasını çalmakla suçlayacaktır. Ayla "Güven güven" derken gözü yaşaran Kemal de güven sağlamak için uğraşıp duracak herhalde.


Ufukta yeni bir ortaklık
Kemal deyince, Kemal Başatan Foça'da bir mimarlık ofisi açtı, Başatan Mimarlık. Neden halizazhırda çalıştığı "Boran Mimarlık"ın bir ofisi olarak açmadı? Kutay'ın anne babası Kemal Başatan kimdir, işimize yarar mı, açılışına gitmeye değer mi diye aralarında konuştular. Orada da asıl büyük balık yani Vahide Boran'la tanıştılar. Peki Kemal'le Vahide'nin kardeş olduğunu bilmiyorlar mı? Anlaşılan bilmiyorlar. Halbuki Foça küçük yer, bunu öğrenmeleri zor olmazdı. Sonrasında Teoman hiç vakit kaybetmeden harekete geçti ve koya yapılacak marina için Vahide'lere ortaklık önerdi. Peki Vahidelerin bu koy için ingiliz firmanın teklifi geri çektiği ya da şart koştuğu bilgisine ulaşmak zor mu olacak? Hiç sanmıyorum. Öyleyse? Vahide aldanıp da ortaklığa he deyiverirse, Boran Mimarlık şimdiki konumuna şansla gelmiştir demektir. Gerçi ne nasip kısmet değil ki.


Sana dün yel değirmeninden baktım güzel Foça

Foça deyince, Foça ne güzel bir yer. Denizi, denizin rengi, yeşillikler. Özellikle hem Zeynep'lerin hem Kutay'ların evleri çok güzel. Denize biraz uzak ama onca geniş yeşil arazi bağ bahçe içinde geniş evler bir de deniz kıyısında olsun, olmaz değil ama zor. Dizide en hoşuma giden şeylerden biri bu. Foça'nın doğası ve mimarisi. Mekanlar konusundaki seçimleri yüzünden diziyi ayrıca tebrik ediyorum.


Eşim mi arkadaşım mı?
Bölümün soru(n)larından biri Hande ile Tekin arasındaydı. Hande arkadaşının sırrını kocasına söylemeyerek doğru mu yaptı, yanlış mı yaptı? Tekin Hande'ye "Sen çok daha azı için bana küsmüştün" dedi ki doğru. Hande nasıl Zeynep'le yakınsa, Tekin de Kutay'la yakın ama şöyle de bir fark var, Eğer arada akrabalık olmasaydı, Tekin için de Kutay bitmiş durumda olurdu. Tekin Kutay'ın davranışlarını, yaptıklarını desteklemiyor. Bir de Hande'nin Tekin'e küsmesi Tekin'in Hande'nin ağzından laf almaya  alışması gibi bir hile içeriyor diye düşündürdüğü için hoş olmamıştı. O olaydan sonra da Tekin bisiklet gezilerini Kutay'a haber vermişti. Yani Hande arkadaşının sırrını zaten başkasına, bu eşi de olsa zaten anlatmamalı, ama bir de Tekin'in Kutay'la konuşurken istemeden söyleme ihtimali de var. Örnek bağ bozumu. Kutay'a "Hale'yle ben şuradayız" dedi mi olay bitiriyor, Hale ile Zeynep'in hiç görüşmemesi lazım Kutay'ın bulamması için. Yani bölümü izlerken Tekin için üzülmüştüm, nahoş bir durumda kaldı diye ama
böyle bir bir dökünce Hale yanlış değil doğru yaptı sonucu çıkıyor sanki. Yine de çok yakın olduğun birinden bir başkası için bir şeyler gizlemekte de ilişkiye mesafe veren, bozan bir şeyler var sanki. Hayat.


Don Kişot ve Sanço Panza

Bu arada birkaç gün önceki "seviyor sevmiyor" yazımda Neşe'nin yaptığı dedektifliğin bana Sherlock Holmes'u hatırlattığını bir de yanına Gazi'yi alsa, Holmes ve Watson ikilisi olarak çalışabileceklerini yazmıştım. Rüzgarın Kalbi'nin bu bölümünde de Muammer dede ve evin kayhası (?) Sadık ikilisi zeytinyağı imalathanesini basan adamın robot resmini çizdirmenin peşine düştüklerinde, Don Kişot ve Sanço Panza'ya hatırlattılar. Hazır yukarıda Yel değirmeni de var. Daha ne. İşin şaka şübeleği gerçeği bir yana, Muammer karakolda robot resmi çizdirip sonra benzetemedi ya aklıma şu geldi. Hani dijital surat yapma oyunları var, yüz biçiminden saçınıa kaşına burnuna çenesine kadar envai çeşit içinden şunu bunu alıp yüz yapıyorsun. İşte Muammer diyor ki saçları aşağı inikti, ama kabarık mı inikti yapışık mı inikti, saçlar bitişik miydi, tutam tumam mıydı, işte bunları seçenekler arasından "Hah bu" deyip seçebilse, robot resim de sonuçta belki şıp diye benzeyecekti. Yani böyle yapılabilir diye bir fikir aklıma geldi.. Gerçi robot resmin elle de çizildiğini sanmıyorum bu devirde.


Kim vuruldu?
Devir deyince, bölümün finalinde Kutay Rüzgar'a silah çekti. Yeni bölüm fragmanına göre Zeynep devreye girip bunu önlüyor ama bu kez Kutay intihara kalkışınca Rüzgar devreye giriyor. O sırada silah patlıyor. Sanırım Rüzgar vuruldu.

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı