1001 Tv > 1001 Yorum > Vatanım Sensin'de heyecan giderek artıyor

Vatanım Sensin'de heyecan giderek artıyor

Işınla Bizi Scotty | 11.12.2016 | Vatanım Sensin
Vatanım Sensin

Vatanım Sensin 7. bölümü TOTAL'de 5.61 reytingle 4, AB'de 7.92 reyingle 2 ve ABC1'de 7.38 reytingle 3. sırada yer aldı. Feyenoord-Fenerbahçe karşılaşmasının bu reyting azalışına etkisi olmuştur ama ben yine de daha yüksen oranlar almasını bekliyordum, çünkü oldukça sürükleyici, tempolu ve sürprizlerin yaşandığı bir bölüm izledik bu hafta.

 
Geçen bölümü, düşürüldüğü pusudan kurtulan Cevdet'in, Kumandan Vasili, Miralay Tevfik ve birlikleri tarafından elinde silahla Hasan'ın evinde bulunduğu sahneyle bitirmiştik. Yeni bölüm ise Cevdet ve Tevfik'in kaçan Hasan'ı kovalaması, Vasili'nin bu pusuyu, Cevdet'in başına gelenleri sorgulaması ve Cevdet'in kendisinin ölmüş olduğundan şüphelenen ailesinin yanına, konağa dönüşüyle açıldı.
 
 
Azize Cevdet'i kaybetmiş olmaktan o kadar korkmuş ve bu ihtimalle öyle acı çekmişti ki Cevdet döndüğünde o zamana kadar ki bütün soğuk tavrını bir kenara bırakıp ona sevgi, özlem ve şefkatle sarıldı. Ardından yine ikisini bir hamam sahnesinde izledik. Azize ve Cevdet'in hemen her bölümde gerçekleşen bu hamam sahneleri ilişkileri açısından bir sembol haline gelmeye başladı artık. Aralarındaki bütün o gerginliğin, yalanların, sırların, kalp kırıklıklarının arasında ikisinin de üniformalarından, rollerinden, sorunlarından, kimliklerinden sıyrılıp birbirlerine en yakın olabildikleri, Azize'nin Cevdet'in üniforması altında saklanan yaralarını gördüğü, onlara dokunabildiği tek yer haline geldi hamam. 
 

Yine oldukça duygusal, samimi gelişti her şey. Cevdet'in Eftalya'nın pusu konusunda Azize'yi uyardığını öğrenişine kadar. Bunu duyan Cevdet, özellikle de Azize'nin durumu Vasili'ye de söylemiş olduğunu öğrendiğinde bir an için çıldırdı; canını yakıncaya dek Azize'yi hırpaladı. Araları yumuşamaya, kırgınlıklar aşılmaya başlamışken bir anda yeniden eskiye dönülüverdi. 

Bu sahnede bölümün en önemli olaylarından biri yaşandı aynı zamanda. Kumandan Vasili'nın hem Cevdet hem Azize'yi çağırıp pusuyu haber vermiş olan kadının kim olduğunu Azize'ye sorması, Azize'nin Cevdet'in uyarısı üzerine 'falcıydı' diyerek geçiştirmesi ve Cevdet'in Vasiliyle birlik olup gerçeği söylemesi konusunda ısrarcı olma numarasını yaptığını Azize'nin görmesi çok kritikti. (Bergüzar Korel'in buradaki bakışı ve ifadesi çok başarılıydı. Bölümde en beğendiğim iki performans anından biri oldu. Diğeri de Tevfik'in yüzükleri takması istendiğindeki memnuniyetiyle Onur Saylak'ın performansıydı.) Azize bu sahnede Cevdet'in Vasili'den bir şeyler sakladığını ve bazı konularda rol yapıyor olduğunu anlamış oldu. Zaten birkaç defa 'Nedir senin vazifen' diye Cevdet'i sıkıştırdığını da görmüştük. Azize'nin ne kadar zeki biri olduğunu o sahnede durumu idare edişiyle bir kez daha görmüş olduk. Noktaları birleştirip bütün bu olanlardan bir anlam çıkarması uzun sürmeyecektir. Bir de finaldeki silahları bulması ve Tevfik tarafından yakalanması var elbette. Azize'nin her şeyi çözmesi hikaye için erken olsa da bu konuda bir aşama kat edeceğiz gibi görünüyor. 

Bölümün ana heyecanı, kayıp olan Ölmez Hasan'ın bulunup Cevdet'in kimliğini açık edip etmeyeceğiydi. Cevdet ve Vasili arasında bir kedi fare oyunu oynandı adeta. Vasili, Cevdet'in tavırlarında bir şeylerden şüpheleniyor gibi ama böyle bir şeyi tam olarak ortaya da koymuyor. Cevdet'se bir şeyleri örtmek isterken daha da çok açık veriyor; yanlış adımlar atıyor. Cevdet, Eşref Paşa'nın da isteği doğrultusunda, eğer kimliği afişe olursa bütün operasyonu ele vermemek için kendini öldürmek üzere bölüm boyunca hazır bekledi ve çok sayıda kontrolsüz, acele eylemler yaptı (Pusu konusunda Vasili'yi kandırmaya çalışması, Hasan'ın silahlarla bağlantısını ve silahların ondaki kısmını saklamaya çalışması, Hasan'ın bulunduğunu ona haber vermemesi gibi..). En büyük hatası da karşısındakini çok hafife alması, kolay kandırılır sanması oldu. Yaptığı manevraların hepsi  Vasili tarafından bir şekilde savuşturuldu. Vasili'nin bu şüpheli hali enteresan. Ne o ne de karagahtaki diğer üst düzey subaylar Cevdet'e tam olarak güveniyor gibi görünüyorlar. Aslında koşullar düşünüldüğünde bu çok normal ama eğer Cevdet'e tam bir güven yoksa nasıl olup da genaralin bütün özel görevlerinin verildiği sağ kolu olacak kadar yükselebildi? Burada boşlukta kalan bir şeyler var. İlk bölümlerde daha sık gördüğümüz geridönüş sahneleriyle bu yükseliş biraz aydınlatılsa faydalı olabilir.

 
Geçen bölüm işlenmeye başlanan Ali Kemal'in gerçek anne babası konusuna bu bölüm hiç girilmedi ama kendisi bölümün önemli konularından biriydi yine. Ne var ki bu karakter her geçen gün daha itici bir hal alıyor. Yıldız'a yardım etmek ve onu yapmak üzere olduğu evlilikten kurtarmak istediğinde samimiydi. Zaten neden samimi olmasın, Yıldız'a kendisi aşık. Elbette Yıldız'ın kendisiyle ilgili Eleni'ye söyledikleri de onu çok kırmış ve gücendirmişti ama Yıldız'a gösterdiği tepki kabul edilir, hoş görülür boyutta değildi. Yıldız'ı itip yerek düşürerek resmen fiziksel şiddet uyguladı (Yıldız'ın da ona tokat atarak şiddete başvurduğunu atlamamalı elbette.). Sonrasındaki taşkınlıkları Hacimihalis'i meyhanesinden o şekilde kovması... Evet, Ali Kemal bunalımda ama niye öyle, o da tam olarak belli değil. 7 yıl önce ailesinin öz çocuğu olmadığını öğrendi ama bunu atlatmasına yetecek kadar sevgi, ilgi ve samimiyetle büyüdü. Bu sürede Yıldız'a aşık oldu. Bu da elbette büyük bir sorun. Kız kardeşi olarak görmesi gereken bir insana böyle duygular besliyor oluşu kendisinden nefret etmesini anlaşılır kılabilir ama derdi kendisi değil, başkaları oluyor hep. Çevresindeki herkesi üzüyor, hırpalıyor ve gittikçe daha da kötüye gidiyor.
 
Bu bölüm sadece Ali Kemal Yıldız'ı değil, Cevdet de Azize'yi korkutmak için hırpladı; Tevfik de Eftalya'ya her zamanki gibi işkence etti. Bölümdeki kadına şiddet sahneleri rahatsız edici boyuttaydı. Tevfik gibi bir karakterin yaptığı davranış, örnek olup etkileyecek bir şey olmayabilir ama Cevdet gibi idealist bir karakterin karısını böyle sarsıp hırpalaması iyi örnek olacak bir durum değil. "Dizi bu, bu kadar büyütmeyelim" deyip geçilebilirdi.. eğer her gün yeni bir kadına şiddet olayıyla uyanmıyor olsaydık. Böyle bir dizinin bu konuya daha çok hassasiyet göstermesini beklerdim.
 

Ali Kemal her bölüm daha itici hale geliyorken şaşırtıcı bir şekilde Leon da ilginçleşiyor. Leon, bu bölüm kendisinden hiç beklemeyeceğim şeyler yaptı. İlk sürpriz Hilal'e tavrı oldu. Sosyal medyada bir süredir Leon ve Hilal aşkı beklentisiyle yapılan paylaşımlara rastlıyorum. Malum, nefretle başlayan aşklar her zaman seyirciye daha cazip geliyor. Hilal'in yaşı küçük olduğundan mı, yoksa aralarındaki zıtlaşmanın romantize edilemeyecek kadar büyük bir ideal farkından kaynaklanıyor oluşundan mı bilmem, ben böyle bir olasılığı hiç görememiştim. Ne var ki sosyal medyadaki beklenti, karşılığını bulacak gibi görünüyor. Hastanede ikisi arasında geçen sahnedeki yakınlık ve tansiyon henüz Yıldız'la arasında bile yaşanmadı Leon'un. Bir de kaçak Yunan askerini saklama olayı var ki -beni kendisiyle ilgili asıl şaşırtan budur- Leon'u Hilal'in gözünde bambaşka bir yere getirecektir. Birkaç bölümdür Leon'un duygularını, iç çatışmalarını, bocalamalarını, insani yapısını çok daha yakından görüyoruz. Leon'un isyancı Yunan askerinin kaçışına göz yumması onun bambaşka, insani ve vicdanlı tarafını daha çok gösterdi bizlere.   Özellikle babasının gözünde kendisini ispatlamaya ve saygısını kazanmaya çalıştığı bir sırada, bu görevi de ondan özellikle istemişken böyle bir şeyi yapmaya kalkışması oldukça ilginçti. Bu dizinin en ilginç yanlarından biri karakterlerin doğru bildikleri ve çok katı oldukları ideallerinin ötesindeki görmek, anlamak (Halit Ergenç'in 11 Aralık tarihinde Hürriyet'teki röportajında da benzer bir konudan söz ettiği gibi), ötekinin bakış açısıyla tanışmak ve kendilerini sorgulamak durumunda kalması. Hilal'in kendini adadığı büyük bir ideali var: vatanının özgürlüğü. Dolayısıyla vatanını işgale gelmiş bir Yunan subayı olan Leon'a karşı bütünüyle olumsuz duygular ve hatta önyargı içinde. Şimdi en ummadığı durumlarda Leon'un hiç tahmin edemeyeceği taraflarıyla karşılaşarak önyargısını kıracak yavaş yavaş ve hatta belki ona karşı gelişen duygularıyla kendini sorgulayacak. 

Bölüm iki ayrı ve çok heyecanlı sahneyle final yaptı. Birinde Ölmez Hasan, kimliği bilinmeden yakalanıp karargaha getirildi. Cevdet onu ve yanıbaşında olsa da henüz durumdan habersiz Vasili'yi aynı anda gördü. Cevdet'in paniğini ve çaresizliğini çok iyi hissettiğimiz gergin bir final oldu, derken Azize tesadüfen gemideki silahları buldu; Tevfik tarafından ona doğrulturlmuş silahla bölümü sonlandırdık. Cevdet'in kimliğinin bu kadar çabuk açığa çıkmasını beklemediğimize göre o konu bir şekilde atlatılacak; ya Hasan'ın kimliği açığa çıkmayacak ya da Hasan, Cevdet'i ele vermeyecek. Azize'nin durumununsa nasıl sonuçlanacağını kestirmek zor. Tevfik o durumdan kendisini nasıl sıyıracak? Fragmandan gördüğümüz kadarıyla önümüzdeki bölüm çok önemli bir olayı, Amasya genelgesini içeriyor. Anlaşılan bizi yine heyecanlı ve duygusal olarak da güçlü bir bölüm bekliyor.

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı