1001 Tv > 1001 Yorum > Vatanım Sensin'de eksik bir şey var

Vatanım Sensin'de eksik bir şey var

Işınla Bizi Scotty | 30.11.2016 | Vatanım Sensin
Vatanım Sensin

Vatanım Sensin'i başladığı günden beri hiç kaçırmadan izlememe karşın birkaç haftadır hakkında yazamadım. Bölümü keyifle izliyor, genel  olarak da beğeniyorum ama bölümün ardından üzerine söz söyleme, hakkında bir şey yazma isteği oluşmuyor bende. Her hafta 'beğendiğim,  takdir ettiğim ve takip etmem gerektiğini düşündüğüm' bir işi izlemek için oturuyorum ekran karşısına ama olayların nasıl gelişeceğini  ya da karakterlerin ne yapacağını merak ederek, duygusal bir bağla izlemek için oturmuyorum hâlâ.
 

Dizide henüz izleyiciyi yakalama konusunda eksik olan bir şeyler var. Bölümlerde yaşanan olaylar (geçen bölümde Tevfik ve Cevdet'in  Eftalya'nın evinde karşılaşmaları, Azize'nin Cevdet'i Eftalya'nın evinde görmesi, silah bırakan Yunan askerlerinin kurşuna dizilmesi, yemekte Alman kumandanın Hilal'e ders vermek için Cevdet'in başına silah dayaması; bu bölümde Tevfik'in Cevdet'e kurduğu tuzak, Eftalya'nın bunu Cevdet'e haber vermeye çalışması, Hilal'in kaçak Yunan askerini saklaması, hastaneye getirilen kızın intiharı, Veronika'nın kayıp bebeği gibi..) kendi içinde gayet heyecanlı işleniyorlar ama tüm bu olanların genel hikayeye fazla bir katkısı olmuyor.
 

Aslında sorun da bu. Nedir bizim ana konumuz, izleğimiz? Şimdiye kadarki en başarılı, sürükleyici, etkileyici bölüm Cevdet'in sırrının henüz açığa çıkmadığı 2. bölümdü. O bölüm için ana konumuz, sorumuz belliydi. Sır açığa çıktıktan sonra ise ne var elimizde? Cevdet'in temel amacı ne? Biz bu hikayede sadece Cevdet'in ajanlık yapmayı başarıp başaramayacağını mı takip ediyoruz? Elbette düşman orduya sızmış bir casusun görevi başlı başına  riskli, önemli ama bizim heyecanla bağlı kalıp, takip edeceğimiz, her bölüm daha da yaklaştığımızı düşündüğümüz bir hedefe ihtiyacımız var. Silahları bulmak sürekli olarak dilde ama önemini yeterince göremiyoruz bunun. Mantığımızla ve kendi tarih bilgimizle neden önemli olabileceğini çıkarabiliyoruz elbette ama hikaye kendi içinde bunu göstermiyor  bize. Kaldı ki söz ettiğim, bizim merakla takip edeceğimiz Cevdet'in ana amacı bu silahlar da olamaz; 7 yıldır kayıp değiller sonuçta. 7 yıldır ne yapıyor, neyi sağlamaya çalışıyor Cevdet? Bunun daha somut olarak anlatılması, izleyiciye gösterilmesi gerekiyor.  Bölümlerdir süren kayıp silahlar konusu şu an için oyalama gibi işleniyor adeta. (Burada mantıksal bir problem de yaşandı. Cevdet ve sürekli ilişki içinde olduğu Paşa, Cevdet İzmir'e geldiğinde bu kayıp silahlardan haberdarlardı. Bu silahların saklanışı işi içinde olan genç subaylar da onların hareketinin içinde olan, tanıdıkları subaylardı ama Cevdet'in de Paşa'nın da Tevfik'in bu genç subaylarla olan irtibatından haberleri yok. Bu askerleri adıyla tanıyan Cevdet'in, onların güvenini kazanmış olan Tevfik'in de bu gizli hareket içinde, onların yanında yer  aldığını düşünüyor olması gerekmez mi? Paşa, Tevfik'i nasıl hiç duyamamış olabilir?)
 

Dizinin çok beğendiğim ve her hafta karşısına oturmamı sağlayan yanları da var elbette. Özenli ve gösterişli çekimleri, dekorları, kostümleri ve sinemasal estetiğinin yanı sıra, sadece vakit geçirmelik, eğlencelik bir iş olmayıp değerli ve önemli bir konuyu işliyor oluşu.. Bunu yaparken kolaya kaçmayıp zaman zaman riskler alarak, hikayesini her yönüyle, nesnel bir şekilde anlatmaya çalışması.. 'Bu taraf' 'O taraf' diye ayırmadan her karakterin derin ve incelikli işlenişi.. Karakterlerin her birinin kişisel yolculuğunu izlemek çok etkileyici. Hemen hepsi başta inandıkları, kendilerini adadıkları, doğru bildikleri ya da karşısında oldukları şeyler konusunda sınanıyorlar. Düşman olarak gördükleri ile birarada bulunarak, zaman içinde her şeyi bir de onun gözünden, kendisinin şimdiye kadar bakmadığı bir açıdan görerek ya da yaşamaya alıştığı hayatın dışındaki gerçeklerle yüzleşerek yavaş yavaş bir dönüşüm geçiriyorlar. Herkesin kendine ait acıları, zaafları, güçlü oldukları yanları ve inandıkları, zaman içinde de sorgulamaya başladıkları şeyler var. Onları yakından tanıdıkça hikayeleri de gittikçe derinleşiyor.
 

Bunun bir istisnası var ne yazık ki. Ana karakterlerden biri olmasına karşın, şaşırtıcı bir şekilde böyle bir derinliğe, çok yönlü bir hikayeye sahip olmayan tek karakter  ise Tevfik. İlk bölümde hırslı, sinsi ama aynı zamanda hayat dolu, enerjik ve eğlenceli görünen, renkli ve ilginç bir kişi olarak işlenmişti Tevfik. Birkaç bölümde gelinen yer ise sürekli kötülük yapan, bir şekilde ayakta kalmak ve Azize'yi elde etmek dışında hiçbir amacı, düşüncesi, hissi olmayan; kendisine ait bir hikayesi bile bulmayan bir 'tip'  olarak işleniyor. Ara mı bozulacak? Tevfik orada! Rüşvet mi alınacak, kumpas mı kurulacak, hile mi yapılacak? Tevfik emrinizde! Bunları niye yapar, neden yapar, o bile belli değil tam olarak. Değil karakterlerini incelikle işleyen böyle bir dizi, izlediğim hiçbir dizide uzun zamandır böyle tek boyutlu, yüzeysel birini görmemiştim. İşin en acıklı tarafı Onur Saylak gibi çok yetenekli, işinin ehli, verecek çok şeyi olan bir oyuncunun bu şekilde kısıtlanması, ondan yeterince faydalanılamaması.
 

Karakterlerin kişisel yolculuklarının yanında dizide izlemekten keyif aldığım bir diğer konuysa Azize ve Cevdet'in aşkı. Cevdet sırrını saklamak için canla başla uğraşırken Azize'yi ne kadar kırdığını görüyor ama onun içine bir şüphe kırıntısı bile düşürmemek için o soğuk, katı ve bencil tavrı hiç bırakamıyor. Bazen Azize'yi aldattığını düşünmesine bile engel olmak elinden gelmiyor. Azize ise dünyanın en güzel, en içten seven insanı. Cevdet'i vatanı olarak gören bu kadın ona duyduğu derin aşka rağmen inandığı ideallerinden, doğru bildiğinden vazgeçmiyor, Cevdet'i böyle değişmiş haliyle kabul edemiyor. Bir yandan da biraz duygu, yumuşaklık, kendisine karşı sevgi görebilmek için bir umutla gözünün içine bakıyor Cevdet'in. İlk bölümde izlediğimiz o çok duygusal hamam sahnesinde Cevdet'in tek tek yaralarını sayarak 'Benim vatanım sensin' diyen Azize'nin bu bölümde Cevdet'in hiç görmediği yeni yarasını hemen fark etmesini, şefkatini, yaranın açılış sebebini duyduğunda belki Cevdet'e karşı bir anlık anlayışını izlemek hoştu.

 Bütün bu hoşluklara karşın başta söz ettiğim belirsizlik ve ana izlek eksikliği diziyi bütün olarak eksikli hale getiriyor. Bu durum sürdükçe bölüm içinde yaşanan olaylar anlık heyecanlar sağlayacak ama diziye yürekten bir bağlılık yaratmayı başaramayacak. uzun süreli bir yapım içinse en önemli şeylerden biri izleyiciyle kurulacak o duygusal bağ. Güçlü rakibinin de her geçen gün izleyicisini artırdığını düşünürsek, şu anda elde edilen reytingi ve konumu kaybetmemek için hikaye konusunda acilen önlemler alınması gerekiyor. - 1001 Tv

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı