1001 Tv > 1001 Yorum > Erkenci Kuş: Ekşını yoğun bir bölümdü

Erkenci Kuş: Ekşını yoğun bir bölümdü

Uzunçorap | 7.08.2018 | Erkenci Kuş
Erkenci Kuş

Erkenci kuş sürümüzden bu kuşunuz, grip mi neyim bir şey oldu, üşüttü sevgili erkenciler. Rüzgar oluyor, cereyan yapıyor, sonra hapşu hapşu. Üşüdüğüne de anlamıyorsun, o fena. Zaten orada tufaya düşüyorsun. Sonra gözler çakmak çakmak kırmızı, alnında ateş, yutkunurken bademciklerinde ağrı, burnun şıp şıp; uykum var, bana dokunmayın diye etrafa şekil yapmalar... Geçmeye yakın bu emareler bitip kurusundan öksürük başlıyor. Yine de seviniyorsun çünkü bitiyor. İşte bu süreçte geççi kuş oldum canlar. Şimdi bir yandan bölümün üzerinden tekrar hızlıca uçarken bir yandan da izlerken ne düşündüm, ne hissettim yazacağım. İnşallah kolay gele...

Bölümün "Hadi bekletme nişanlını, ayıp oluyor ona" açılış sahnesi güzeldi. Can'ın durgunluğu, Sanem'in umutlu parlak gözleri... Biri kalsın demek isterken git diyor, diğeri kalsın desin istiyor, ama gidiyor. Bu arada Demet Özdemir'de zaten uzak doğulu bir hava var, Sanem'in kostümü olarak da kırmızı kimono tarzı bir bluz seçilmiş bu bölüm. Can desen saçları anjinsan samurai. Arkadaki ortancalar yerine üstlerinde bir kiraz ağacı da olsaydı aa japonis film sanabilirdik. Hem yukarıdan çiçekler yağsaydı rüzgarla... Şiirli bir atmosfer olurdu. Sakura vakarimasu arigatu origami. Hatırladığım kelimleri de saydım döktüm ortaya iyi mi.


Sonraki eşekli sahnede daha netleşti ki, Ayhan Muzaffer'e artık Muzo diyor. Zaten neden Zebercet diyorlardı, herhalde keşfedilmemiş bir hazine kendisi. Sonra Sanem ve Osman arasındaki, Osman'ın Leyla için gösteremediği cesareti Sanem'e Can için tavsiye ettiği, "başkasına akıl vermek ne kolay" diye izleyene özeleştiri yaptıran bölüm vardı. Fakat hep öyle... Biz insan cinsinin yolundaki tuzaklardan... Akıl vermek pek kolayımıza geliyor. Bir de yok yere matahından bir şey yapmış sandırıyor insana kendini insafsız.

Sanem'in Can'a itirafı sırasında daldan dala mevzulardan bir buket yapıp Can'a sunduktan sonra "Anlıyor musunuz?" diye sorması efsaneydi. "Dile dökülmeyenin tenhalığında..." Rahat ol kar'şim. Can çok uzun süredir anlıyor. Hatta karşılıklı olduğunu... ben, o, biz onlar hepimiz anlıyoruz. Bir sen anlamıyorsun, ki hakkındır, bir de "Bakkaldan prenses" olmaz diyen ablan Leyla, ki haksızdır. Bu arada gelen telefonla Can'ın kolları yeniden havalandı. Telefonla konuşurken, dostlarına sarılırken, sevinirken, üzülürken hep kolları havada bir adam, bu "Can Bey". Ama hem tarzı bu ve hoş, hem de doğru yapıyor, enerjiyi sıkıştırmamak lazım.


İtirafı tamamlayamadan iftiraya geçiş yaptığımız Can'ın evindeki sahnede, Can yalnız kalmak isteyip Sanem'e git dediğinde, Sanem arkasına baka baka giderken, Can Sanem'in arkasından baktığı o anda keşke duruverseydi. Can "git" dedi ama vazgeçer mi, diye bir umutla durup bekleseydi. Can ona bakarken gidemeseydi. Bu bölümde Can'ın elektriğinde bir durgunluk vardı ve güzeldi. Hem nişan yüzüğüyle haftalardır ezildi çocuk, hem de bu bölümde bardağı taşıran iftirayla. Ve iyice yoruldu. Ama durgunluk yakıştı. (Can Yaman yine iyi bir ton tutturmuş.)

Mevkibe'nin Leyla'yı, Ayhan'ı ve Osman'ı ipe dizdiği evin bahçesindeki sahnede, Osman anti-kahramanlığa soyunup hemen diğerlerini sattı. Artık Leyla'yı leyl rüyasında görür. Mevkibe'den de ellerinde büyüyen Ayhan'a ve Osman'a bir anne şefkati gördüğümüz yok ama ağzının sopasını esirgemiyor.

Leyla Osman'ın sevgili durumlarıyla pek bir ilgili. Meçhul platoniğin kendisi olabileceği aklının ucundan bile geçmiyor ama bu kadar ilgi boşuna değildir. Osman'ın kendisine yıllanmış aşkını öğrenince Leyla'ya da bir haller olacak belli. Fakat öğrenmeden önce bu bölümdeki iki sahnede bahsedilen Ataşehir'li sarışın "Ayla" karakterini önümüzdeki bölümlerde görürüz herhalde. Sonra Leyla'da kıskançlık emareleri. Böyle böyle döşenir Leyla'dan Osman'a yolun taşları. Bu arada Emre'den Leyla'ya iltifat geldi bu bölüm. Aman Emre-Leyla şipi mi derken, Aylin ile arasında güzel "seni seviyorum"lu el sıkışma sahnesi gerçekleşti. Aylin'in Emre'ye sevgisi gerçek mi, emin olamıyorum. Sanırım gerçek olsun istiyorum. Ayrıca Aylin gerçekten Aziz Bey'in iftirasına mı uğramış, yoksa suç mu işlemiş, önümüzdeki bölümlerde fazla gecikmeden ortaya çıksa iyi olur.


Zebercet sağa sola dikleniyor ama sonra pısıp dönüyor ya, aslında takdir edilesi bir yanı var. Çünkü en azından, baştan vazgeçmiş biri değil. Yani bir gayreti var, kendine inancı var. Elinden geleni yapıyor, sonra korkuyor ve geri dönüyor ama aslında hakkını aramaya çalışıyor. Sanem konusundaki ısrarını ve hayalperestliğini bu konunun haricinde tutuyorum.

Ormandaki çadır sahnesi güzeldi. Atmosfer de harikaydı. Can'ın anlattığı Ay taşı hikayesinden Sanem'cik çok etkilenmedi gibi. Ama haklı, hikayenin son kısmındaki koyu taş-açık taş kısmı, yin-yang gibi birbirini bütünlemedi. Yine de hoş bir nüans oldu. Kafa kafaya verip yattıklarında Sanem'in sevinci kocamandı. Gözlerinden, yüzünden taşıyordu. Hep böyle gül fakat önce şu Emre'den bunca zaman kandırılmanın hesabını sor. Sanem ne burcu? Öfkeleniyor öfkeleniyor fakat çarçabuk sönüyor. Babasına çekmiş.

Bu bölüm aksiyonu romantizminden bol, problemlerle uğraşmacalı bir bölümdü. Şahsen bilmeceli polisiye filmlere çok meylim yoktur, ama Ayhan ve Ceycey'in olduğu bilişim hackerlık kısımları cazipti. Ayhan ve Ceycey için 2. Bölüm hakkında yazdığım yazıda "Geçiyorum başka bir şipe. Bölümün bir sahnesinde, akşam Sanem ve Ayhan Sanem'in odasındalar ve Sanem Ayhan'a ofisteki insanlardan bahsediyor. Orada sanki Ayhan ve Cengiz arasında bir elektrik oldu. Biri sanaldı ama fark etmez. Bu arada Ayhan'ın soyadı Işık. Eski aktör Ayhan Işık'a bu karakter üzerinden bir gönderme mi var? Her iki bölümde de bunun işaretini aldığımızı hatırlamıyorum. Bu elde var bir, bir de..." diye yazmıştım. İşte o bölüm bu bölüm oldu. İkisi arasındaki pantolon askılı kıyafet muhabbeti "Aramızda Kalsın" dizisindeki Ferit Aktuğ ve Gamze Karaduman'ın canlandırdığı eşofmanlı Arife - Mahir çiftini hatırlattı. Onlar da çok tatlılardı.

Bu bölüm Sanem Can'ı slovmoğşın gördü mü? Gördüyse de kısa sürmüş, yetmemiş, bak hatırlamıyorum. Ha rastladım sahneye, görmüş. Ormanda kamp sahnesinden sonra. Ceycey'in Sanem'e "Ara! Ayhan'ı ara ara" diyerek krize girdiği komik sahneden sonra. Fakat ne kısa. Bu kadar kısa slovmoğşın mı olur. Bir de bu bölümde heyecanlı romantik tema müziği yoktu. Eksikliği görüldü.

7. Bölümde görüşmek üzere...

Erkenci Kuş, 6. Bölüm, #İtirafZamanı

"Dile dökülmeyenin tenhalığında" M. Mungan,

 

Bölüm özeti Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı