1001 Tv > Dizi Replikleri > Erkenci Kuş çeşitli bölümlerden replikler

Erkenci Kuş çeşitli bölümlerden replikler -

1001 Tv | 3.03.2019 | Erkenci Kuş
Erkenci Kuş

32. Bölüm replikleri

 Ajansın giriş holü. Sanem, Can, Polen ve Polen'in kardeşi Yiğit konuşuyorlar. Sanem Polen'e, Polen'in ailesi hakkında: "İtalya, Kanada, İngiltere... Ne kadar dünya vatandaşı bir aile... Bizimkiler de sizinki gibi... Mesela Vefa'ya bozaya gidiyoruz biz... Sariyer'e böreğe düşüyoruz genelde. Biz de uluslararası bir aileyiz."

 Can'ın ofisi. Can Polen'e, Yiğit'in kuracağı yayınevi hakkında: "Yayıncılık da ciddi bir iştir yani. Yarı zamanlı olmaz. Böyle Full mesai, konstantrayon gerektiren bir iş."

 Can'ın ofisi. Can Sanem'i iş değiştirme kararından vazgeçirmeye çalışırken "Buradaki emeğine yazık" deyince Sanem: "Gerçekten emeğime yazık. Çünkü çok emek verdim ben bu ilişkiye. İş ilişkisine. Yani ajanstaki iş ilişkilerime çok emek verdim. Ben çok üzgünüm şu anda."

 Can'ın ofisi. Can Sanem'e "Ben burada patronum. Sen buranın sigortalı çalışanısın. Sen benle aynı değilsin. Aramızda kocaman bir fark var yani." deyince Sanem: "İnsan ezmekten bahsediyordun di mi biraz önce? Zaten herkes iş tanımını biliyor ama bunu sesli ifade edersen ezmiş oluyorsun!"

 Can'ların evi. Hüma, Polen ve Yiğit Can'a Polen'in çıkacak kitabının fotoğraflarını çekmesi için ısrar edince Can: "Sağlı sollu gelmeye başladınız. Cereyan yaptı şu anda. Ben üşütmeye başladım. Tamam kabul."

 Mahalle. Yılmaz Kasap'ın önü. Muzaffer Osman'ın "Annecim" organik gıdalarının reklam yüzü olmasını isteyip "Reklam bütçemiz var. Sen ne kadar alıyorsun, onu söyle" deyince Osman: "Bu işten sonra yüz bin olarak belirledik. Yani büyük rakam değil, sonuçta bir sene boyunca yüzünü kullanıyorlar, normal. Artı kdv."

 Yiğit'in ofisi. Öğlen molasında Yiğit ve Sanem masada oturup kek yerken kitap tasarımları üzerinde çalışıyorlar. Yiğit "Bu benim için iş bile değil aslında. Söylemiştim, en büyük hayalimi gerçekleştiriyorum. Yani sevdiğim kitapları sevdiğim görsellerle yapacağım" deyince Sanem: "Aslında benim de olmak istediğim, olmayı sevdiğim iki yer var. Biri, çeşit çeşit kuşların olduğu bir orman, diğeri de kitapçılar. Ben kitapların da kuşlar kadar özgür olması gerektiğini düşünüyorum. İinsanlar dolaplara koyuyorlar kitaplarını, bir de kapaklarını kapatıyorlar üstlerine. Ben anlamıyorum."
 

 

4. Bölüm replikleri


Can -
Bir bakıyorum nişanlısın, bir bakıyorum böyle şeyler yapıyorsun, bir bakıyorum Albatros'u arıyorsun. Sanem, be seni hakikaten anlamıyorum ya.
Sanem - Anlamayın zaten. Sizin özel hayatınız beni ilgilendirmez, benim özel hayatım sizi ilgilendirmez. Benim nişanlım var; çok seviyorum, çok mutluyum. Bütün bilmeniz gereken bu. Oldu mu?
Can - Oldu.
Sanem - Ayrıca benimle bu şekilde konuşamazsınız. Patronumsunuz diye de özel hayatımı sorguya çekemezsiniz.
Can - Haklısın, ben senin patronunum. Tamam. Bundan sonra iş dışında bir şey duymayacaksın benden.
Sanem - Harika! 

 

 


Can -
İyi misin?
Sanem - Değilim. İş mi konuşuyoruz şu anda?
Can - Evet. "İyi misin?" dedim.
Sanem - Değilim. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
Can - Hangi konu hakkında? İş konusu hakkında mı?
Sanem - Evet. Siz hangi konudan bahsetmiştiniz?
Can - Hangi konu olacak? İş konusu.
Sanem - Tamam. ben konuşmak istemiyorum iş konusu hakkında.
Can - Başka konuşmak istediğin bir konu mu vardı? İş konusu dışında.
Sanem - İş konusu dışında?
Can - İş konusu dışında.
Sanem - Yok.
Can - Tamam.
Sanem - Harika!
Can - Okay.
Sanem - Şahane!

 
 

 


Sanem -
Çocukluk masallarımız, gelecekte yaşayacağımız bütün korkuları bir bir anlatıyor bize. Masallar diyor ki: Malını mülkünü alan dolandırıcılar da, senin yarattığın hayal dünyasını beğenmeyen şımarık prensesler de hepsi gerçek. Ya ben bu masalın neresindeyim? Yüzyıllık uykusundan bir öpücükle uyanan ve Albatros'unu arayan bir prenses miyim? Yoksa kötü krala gönlünü kaptıran aptal kız mı? Peki, tatlı gülüşünün altında karanlık, tehlikeli ve kalp kıran o kötü kral bu masalın neresinde? 

 

 


Can -
Gidelim mi?
Sanem - Gidelim.
Can - Böyle mi gidelim?
Sanem - Yok. İndirin tabii, Can Bey.

 
 

 

 

 


Can -
Yine bahtına göre bir şey çıktı yani.
Sanem - Efendim?
Can - Hani, Ağva'da demiştin ya "bahtıma ne çıkarsa" diye... Sen böyle misindir? Genel olarak "bahtına ne çıkarsa" mıdır senin için? Yoksa kalbinin sesini mi dinlersin?
Sanem - Can Bey, siz neden bu kadar kırıcısınız? Niye oyun oynuyorsunuz benimle? Yani ben ne yapsam olmuyor. Sussam olmuyor, konuşsam olmuyor, uzak dursam olmuyor, yakın olsam olmuyor... Neden yapıyorsunuz bunu? Cevap verir misiniz? Neden? Gerçekten söyler misiniz? Ne istiyorsunuz?
Can - Sanem, soruma cevap vermedin. Bahtına ne çıkarsa mı, değil mi?
Sanem - Evet, bahtıma ne çıkarsa o. Bunu mu duymak istediniz?
Can - Yo. Ben, sen ne istiyorsun, onu duymak istiyorum.
Sanem - Beni daha fazla kırmayın. Benim dengemi bozuyorsunuz. Benimle daha fazla oyun oynamayın. Bunu istiyorum tamam mı?

 
 

 


Sanem -
Bütün masallarda karanlık ormanlara, fısıltılara, tehlikelere çağıran bir ses vardır bizi. Kötü krallar bütün cazibesiyle o tehlikeli maceraya çağırır bizi. Kendi ormanına soktuğu an kalbini parçalayacağını bilerek gider prensesler o kötü krallara. Peki, ben bu masalın neresindeyim? Bahtıma ne çıkarsa kabullenecek miyim, yoksa kalbimi parçalayacak kötü krala kapılıp gidecek miyim?

 

Bölüm özeti Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı