Racon Mahir

Uzunçorap | 3.04.2015 | Karadayı
Karadayı

Önce bir bakalım, bu bölümde neler oldu? Bölüm Mahir, Nazif ve Mehmet Saim sahnesiyle başladı. Nazif Mehmet Saim'e cankurtaran çağırdı. Mahir'in ısrarıyla Nazif gelen görevlilere görünmedi. Mahir Mehmet Saim'le hastaneye gitti, Mehmet Saim'in yaşaması için kan verdi. Nazif eve döndüğünde Feride'ye olanları anlatamadan kalp krizi geçirdi. Süeda, Ayten'in ısrarlarına rağmen bebeğiyle ve Necdet'le kalmadı, yine kaçtı. Boksör Hilmi Mahir'den intikam almak için hapisten kaçmış, Mahir'in gelmesi için Orhan'ı kaçırdı ve astı. Mahir son anda yetişip Orhan'ı kurtardı. İl Emniyet Müdürü Selim ve Savcı Adnan Mehmet Saim olayının zanlısı olarak Mahir'i yakalattılar. Turgut, Mehmet Saim'in kurtulmaması için Belgin'e görev verdi. Belgin hemşire kılığına girip Mehmet Saim'in hayatını tehlikeye soktu. Feride'nin herkese Mahir'i savunmasına rağmen Mahir suçu kabul etti. Bölüm de orada bitti.

Heyecanlı, atraksiyonlu bir bölümdü. Geçen bölümlerde olduğu gibi, yine biri bir hastanade, biri bir hastanede. Geçen sefer, Feride, Turgut ve Seyis aynı bölümde hastanedelerdi. Feride Beyazıt devlet hastanesinde, Turgut ve Seyis de Fatih devlet hastanesindeydi. Bu sefer Mehmet Saim Beylerbeyi devlet hastanesinde, Nazif Vezneciler devlet hastanesinde.

Bu bölüm hiç hesapta olmayan Boksör Hilmi ortaya çıktı, geldiği gibi de gitti, en azından bölüm sonunda tekrar yakalandı ve kaçtığı hapishaneye tekrar konacak. Ana hikayeye bir etkisi yoktu bu hikayenin, evet gerçekçi, elbette, Mahir o kadar çok kişinin rahatını kaçırdı ki, intikam peşine düşenler elbette çıkacak ve seyir bakımından da Orhan'la Mahir'in abi-kardeş ilişkisi bir nebze daha güçlendi fakat bir açıdan da  ana hikayede fazla yeri olmayan bir hikaye oldu. 

Ayaklarının altında buz, kalbi ağzında, can çekişirken, Orhan bir kere bile yakınmadı, ne haline, ne abisine, ne sitem ne şikayet. Helal olsun. Mahir olsa, o da yakınmazdı. Gerçekten mangal yürekliler.

Feride artık olaylara iyice ayıldığı için, Emniyet Müdürü Selim ve Savcı Adnan'ın iddialarına karşı tam siper, açık açık Mahir'i savundu. Sürekli şüphe, onlara en gereken şey gerçekten de bu ortamda. Kime güvenecekleri belli değil, düşman yakınlarında. Bastıkları zemin çukurlarla dolu. Sürekli tuzaklarla karşılaşıyorlar.

Geçen bölüm görünmeyen Belgin bu bölüm ortaya çıktı. Neşesi keyfi enerjisi yerinde. Kerime Hanım yine biraz kibirli, biraz ılımlı, halâ vicdanı pek de rahatsız olmadan gerçekleri Feride'den gizlemekte. Savcı Adnan ne zaman Feride'yle konuşsa kendinden emin bir edada ve sanki yüzünde gözleri, bıyıkları, herşeyi kötücül bir şekilde sırıtıyor. Bunların hiç utanmaları arlanmaları yok. Sanki suçlu gerçekten Feride, gerçekten Mahir. 

Demek Mahir'in ve Mehmet Saim'in kan grupları 0 Rh+ miş, yeni bir bilgi. İlknur  küçük Nazif'in oyuncağıyla uyuyormuş, bunu öğrenince Seyis duygulandı, sanırım vicdan azabı yaşıyor. Finalde ikisinin hikayesinin en merak edilesi yerlerden. Ayrılacaklar mı, devam mı edeceler, Seyis İlknur'u korumak için kendini feda edecek ve gerçekleri öğrenen İlknur'un gözünde biraz olsun aklanacak belki. Yine de öyle bile olsa, İlknur yalnız kalacak ve mutsuz olacak.

İzlerken "saçmalama ne olur" dediğim yerler oldu, hem de nasıl. Misal, Mahir Yasin ve Feride'ye niye gerçeği söylemedi? Öğrenselerdi, "Yoo Mahir, lütfen ısrar etme, Nazif baba hapse girsin, sen suçsuzsun" mu diyeceklerdi? Bunu diyecek kadar vicdansızlar mıydı? Yine bir klişe gerçekleşti diziler tarihinde. Kahramanımız suçu üstlenir ve susar. Gerçi burada bir ince çizgi de var, gerçeği söylese, Mahir Nazif'in arkasından konuşmuş olacak, gerçekten bunu düşününce de bir şeyler çirkin geliyor his olarak, sanki böyle dese de çocuk çocuk "Ben yapmadım babam yaptı" demiş olacak. Yani aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu. Şunu da mantıksız buldum. Mahir niye gidip teslim olacağım diye tutturdu? Mehmet Saim kendisi hapisteyken, ailesine ve kendisine daha kolay zarar verebilsin diye mi? Adam artık Mahir'in onu bildiğini, tam karşısında duran düşmanı olduğunu bildiğini biliyor. Mahir! 

Üstelik amaç adaletse, bu yaptığı adalete de hizmet etmiyor! Sen cankurtaran çağırıldıktan sonra ortadan kaybolsaydın, Mehmet Saim der miydi ki beni Mahir vurdu diye, ya da Nazif vurdu der miydi? Mahir'in anlatacağı bir sürü şey var, ortaya dökülse kokusu yeter, Feride'nin acaba mı demesi yeter, o yüzden Mehmet Saim de susacaktı, düşmanlıkları gizlice, alttan alta sürecekti. Mahir'in gözü Mehmet Saim'in üzerinde olacak, sürekli faka bastırmaya çalışacaktı, Mehmet Saim de ilk fırsatta Mahir'i ayak altından kaldırmaya çalışacaktı. Yani iki taraf da susacaktı. Dolayısıyla Mahir, saçmalama ne olur, diyoruz burada.

Gelecek bölümde ne olur? Mehmet Saim diziden çıkarsa yüzleşme olmaz, herşey havada kalır, bir de kahramanların yüreklerinde burukluk olarak. Dolayısıyla seyircinin de. Dolayısıyla Mehmet Saim Belgin'in hamlesinden kurtulur. Keşke o sırada Belgin'i fark etmiş olsa ve iyileşince hatırlasa. Belgin hemşire kılığında yanına geldiğinde, ateşini ölçmek için şak diye avucunu alnına koyduğunda, Mehmet Saim'in irkilip bir gözlerini sıkışı vardı ki, baygınsa da o sırada herhalde kendine gelmiştir. Ben bu yazıyı yazarken 105. Bölüm özeti, fragmanı ve fotoğrafları çıktı. Mehmet Saim uyanmış. Mehmet Saim uyanınca, belki Mahir'in kan verdiğini falan öğrenir, katı kalbi yumuşar, insafa erdeme ahlâka gelir diyordum ama nerdee, Mehmet Saim Bey nasılmış? Bildiğiniz gibi...

Fotolardan görünen o ki, Mahir saçları kesmiş, racon Mahir olmuş, yani üstüne başına, haline tavrına, yakışmayan bir kabadayılık gelmiş. Sezonun başındaki fragmanlardaki Mahir, duruşma sahnesi demek ki 105. Bölümdeymiş. Sonraki bölüme de sarkarsa da 105, 106. Ama geldik yani o sahnelere. Bu arada bölümlerdir Mahir'e iyi davrandıkça sempatisini arttıran Turgut nihayet maskesini düşürüyormuş. Mahir'in zor durumuyla yetinmeyip Seyit dosyasını da açtırıyormuş. Özet'te Nazif'in uyanıp uyanmayacağı belli değil mealinde yazılmış ama fragmandan anlaşılan Nazif uyanıyor. Tahminen, Nazif'in uyanışı bölümün sonuna kalır ve 106. Bölüm heyecanla beklenir. Beklenip görülecek.  

Karadayı

Heyecanlı, atraksiyonlu bir bölümdü. Geçen bölümlerde olduğu gibi, yine biri bir hastanade, biri bir hastanede. Geçen sefer, Feride, Turgut ve Seyis aynı bölümde hastanedelerdi. Feride Beyazıt devlet hastanesinde, Turgut ve Seyis de Fatih devlet hastanesindeydi. Bu sefer Mehmet Saim Beylerbeyi devlet hastanesinde, Nazif Vezneciler devlet hastanesinde.

Bu bölüm hiç hesapta olmayan Boksör Hilmi ortaya çıktı, geldiği gibi de gitti, en azından bölüm sonunda tekrar yakalandı ve kaçtığı hapishaneye tekrar konacak. Ana hikayeye bir etkisi yoktu bu hikayenin, evet gerçekçi, elbette, Mahir o kadar çok kişinin rahatını kaçırdı ki, intikam peşine düşenler elbette çıkacak ve seyir bakımından da Orhan'la Mahir'in abi-kardeş ilişkisi bir nebze daha güçlendi fakat bir açıdan da  ana hikayede fazla yeri olmayan bir hikaye oldu. 

Karadayı

Ayaklarının altında buz, kalbi ağzında, can çekişirken, Orhan bir kere bile yakınmadı, ne haline, ne abisine, ne sitem ne şikayet. Helal olsun. Mahir olsa, o da yakınmazdı. Gerçekten mangal yürekliler.

Karadayı

İzlerken "saçmalama ne olur" dediğim yerler oldu, hem de nasıl. Misal, Mahir Yasin ve Feride'ye niye gerçeği söylemedi? Öğrenselerdi, "Yoo Mahir, lütfen ısrar etme, Nazif baba hapse girsin, sen suçsuzsun" mu diyeceklerdi? Bunu diyecek kadar vicdansızlar mıydı? Yine bir klişe gerçekleşti diziler tarihinde. Kahramanımız suçu üstlenir ve susar. Gerçi burada bir ince çizgi de var, gerçeği söylese, Mahir Nazif'in arkasından konuşmuş olacak, gerçekten bunu düşününce de bir şeyler çirkin geliyor his olarak, sanki böyle dese de çocuk çocuk "Ben yapmadım babam yaptı" demiş olacak. Yani aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu. Şunu da mantıksız buldum. Mahir niye gidip teslim olacağım diye tutturdu? Mehmet Saim kendisi hapisteyken, ailesine ve kendisine daha kolay zarar verebilsin diye mi? Adam artık Mahir'in onu bildiğini, tam karşısında duran düşmanı olduğunu bildiğini biliyor. Mahir! 

Karadayı

Üstelik amaç adaletse, bu yaptığı adalete de hizmet etmiyor! Sen cankurtaran çağırıldıktan sonra ortadan kaybolsaydın, Mehmet Saim der miydi ki beni Mahir vurdu diye, ya da Nazif vurdu der miydi? Mahir'in anlatacağı bir sürü şey var, ortaya dökülse kokusu yeter, Feride'nin acaba mı demesi yeter, o yüzden Mehmet Saim de susacaktı, düşmanlıkları gizlice, alttan alta sürecekti. Mahir'in gözü Mehmet Saim'in üzerinde olacak, sürekli faka bastırmaya çalışacaktı, Mehmet Saim de ilk fırsatta Mahir'i ayak altından kaldırmaya çalışacaktı. Yani iki taraf da susacaktı. Dolayısıyla Mahir, saçmalama ne olur, diyoruz burada.

Karadayı

Gelecek bölümde ne olur? Mehmet Saim diziden çıkarsa yüzleşme olmaz, herşey havada kalır, bir de kahramanların yüreklerinde burukluk olarak. Dolayısıyla seyircinin de. Dolayısıyla Mehmet Saim Belgin'in hamlesinden kurtulur. Keşke o sırada Belgin'i fark etmiş olsa ve iyileşince hatırlasa. Belgin hemşire kılığında yanına geldiğinde, ateşini ölçmek için şak diye avucunu alnına koyduğunda, Mehmet Saim'in irkilip bir gözlerini sıkışı vardı ki, baygınsa da o sırada herhalde kendine gelmiştir. Ben bu yazıyı yazarken 105. Bölüm özeti, fragmanı ve fotoğrafları çıktı. Mehmet Saim uyanmış. Mehmet Saim uyanınca, belki Mahir'in kan verdiğini falan öğrenir, katı kalbi yumuşar, insafa erdeme ahlâka gelir diyordum ama nerdee, Mehmet Saim Bey nasılmış? Bildiğiniz gibi...

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı