1001 Tv > 1001 Yorum > O Deniz aynı Deniz değil artık

O Deniz aynı Deniz değil artık

Işınla Bizi Scotty | 15.11.2016 | Seviyor Sevmiyor
Seviyor Sevmiyor

Seviyor Sevmiyor'un bu haftaki bölümü uzun zamandır en zevk aldığım bölüm oldu. Neredeyse hiçbir anından sıkılmadan, merakla, heyecanla ve bitmesin isteyerek izledim (Ben bu bölümü 'başa sarar sarar bir daha izlerim' hatta). Haftalar süren şikayetlerden ve homurdanmalardan sonra bu iyi geldi doğrusu.

Bu kadar keyif almamın nedeninin ne olduğunu düşündüm. Cevap, bütün bir bölüm boyunca "Gerçek Deniz Aslan kim, yalan açığa çıkacak mı, Yiğit gerçeği öğrenecek mi?" konularına hiç girilmemesiydi. O Telaş, koşturma, yalanlar, kandırmacalardan uzak; bölümler boyunca tanıdığımız, sevdiğimiz karakterlerin kendileriyle, değişen duygu ve ruh halleriyle, değişen ilişkilerle ilgiliydik sadece. Yorulmuşuz, bu bölüm tatlı bir dinlenme oldu.
 

Geçen bölümü Deniz'in adeta bir sinir kriziyle Yiğit'e gidip "Geçmişi ardınızda bırakın. İkimiz de doğru olanı yapmalıyız." konuşmasının ardından Tuna'ya "Ben denemek istiyorum" demesiyle bırakmıştık. Bu bölümse büyük bir yanlış anlaşılmayla başladı. Yiğit, Deniz'in de Tuna'dan ayrıldığını ve artık ikisinin birlikte olabileceğini düşünüyordu. Yiğit'in bu mutlu ve aşık halleri çok sevimliydi doğrusu. Gözlerinin içi gülüyor, heyecandan başı dönmüş, ayakları yerden kesilmiş... Hatta işe geri dönmesinin tek nedeni de Deniz gibiydi sanki, bütün gün Deniz'i görmeye çalışıyor, gözünü ondan ayıramıyor... 
  
Deniz beni şaşırttı. Tuna'ya aşık olmadığını ve 'Doğru olanı' yapmak için Tuna'yla beraber olmaya karar verdiğini, bu yüzden onunla birlikte olmayı deneyeceğini biliyorduk ama Deniz'in gerçek anlamda buna çalışacağını, duygu ve düşünce olarak buna konsantre olacağını beklemiyordum. Hâlâ Yiğit'e aşık. Bu yüzden de Tuna'yla bir ilişki içinde olsa bile aklının Yiğit de olacağını, onun kendisine karşı olan bu heyecanından mutlu olup onun da heyecanlanmasını bekliyordum;  ama Deniz'in tek derdi Yiğit'e bir an önce Tuna konusundaki gerçeği söylemek ve bu yanlış anlamaya son vermekti.
 
 
Tuna ve Deniz'in ilişkisi tahmin edebileceğimden çok daha güzel oldu. Zaten her zaman birbirleri için çok uygun olduklarını biliyorduk ama o '9 doğru 1 yanlış'taki tek yanlışın, yani aşkın eksikliğinin Deniz ve Tuna arasında gerçek bir ilişkiye izin veremeyeceğini düşünüyordum ama öyle olmadı. Bölüm boyunca çok içten, tatlı ve duygusal bir ilişkinin yavaş yavaş gelişimine tanık olduk. Aralarında şimdilik Tuna'dan gelen ama yavaş yavaş Deniz'in de katıldığı, ikisine özel bir romantizm gelişirken bir yandan da ikisi de hiç değişmemiş gibiler. Birbirleriyle konuşma, şakalaşma şekilleri, birlikte vakit geçirirken yaptıkları, köfte ekmekleri, simitli kahvaltıları her şeyleri aynı. Onlar artık 'dünyanın en galaktik çifti' de olsalar hâlâ Tuna ve Maykıllar aynı zamanda. 
 
Tuna'nın romantizminden söz etmişken... Çocukluklarında benzer zorluklardan geçmiş olsalar da şu anda aynı kıza aşık olmaları (ve kahve zevkleri) dışında hiçbir ortak noktaları olmayan Yiğit ve Tuna'nın ; olaylara bakış açıları, insanlarla ilişki kurma biçimleri, tarzları, tavırları bütünüyle farklı olan bu iki adamın aşık oluş biçimleri ve romantizm anlayışlarının farklılığı da dikkat çekiyor elbette. Oldukça klasik bir erkek olan Yiğit, aşık olduğu kadına duygularını açmak ve ona kendisini özel hissettirmek için en klasik, en bilindik ve gösterişli yolu seçiyor örneğin: ikisi için anısı olan bir yerde bir restoranı kapatıp şık bir dekorasyon, mum ışıkları, keman ve gösterişli bir sunum eşliğinde onunla dans ediyor.
 
Her şeyi olduğu gibi romantizmi de kendine göre yaşayan Tuna ise kolay kolay kimsenin romantizm deyince aklına gelmeyen, hatta ilk başta Deniz'in bile romantik bulmadığı yollara başvuruyor. Onu yanında teleskopla, buz gibi soğuk havada yabancı insanların evlerini gözetlemeye götürüyor. Yani Deniz'e en büyük sırlarından birini ve kalbini açıyor, onunla hayatı boyunca yaşadığı yalnızlığı ve hayallerini paylaşıyor. Sonra kendisi de Deniz'in hayallerine ortak olup onları gerçekleştirmeye çalışıyor. Ve "artık hayal kurmaya ihtiyacım yok, hep olmasını istediğim ailem artık zaten yanımda" diyor Deniz'e.
 
 
Bölümün başında Deniz'in kendisini Tuna'yla bir ilişkiye alıştırma çabalarından, bölümün sonunda Tuna'nın hayaline ortak olup ona o karavanı hediye etmesine kadarki o yavaş yavaş gelişimi izlerken ve Tuna için sevinirken Yiğit için beklediğimden daha az üzüldüğümü fark ettim. Dizinin başlarında gudubet bir adam olsa da hayatı boyunca çektiği sıkıntıların onda açtığı yaraları gördükçe, değer verdiği insanların üzerine titreyişine tanık oldukça Yiğit'i de çok sevdim. 'Deniz Aslan'a olan sadakati de Deniz'e gelişen sevgisi de çok samimiydi. Deniz'le aralarındaki bağın da hep çok güçlü ve gerçek olduğuna inandım. Yiğit'in hayat boyu bir kişiyi sevmiş olması ve yıllar sonra nihayet bir başkasını sevebileceğini düşündüğünde o yeni kişinin yine aynı insan olması, henüz kendisi bilmese de çok inanılmaz ve mucizevi. Bundan birkaç bölüm önce 'Ben hâlâ bu konuda açık kapı bırakılmasına memnunum ama Deniz, Tuna'yla asla birlikte olamaz artık, yoksa bu Yiğit'le aralarındaki bağı çok değersizleştirir' diye yazdığımı hatırlıyorum. Hikayenin ilerleyebileceği tek yol olarak görüyordum Deniz ve Yiğit aşkını. Ama bu bölüm boyunca olaylar, olayların işleniş şekli, karakterlere mesafemiz öyle bir şekilde ilerledi ki ben kendimi Yiğit'in duygularını çok da umursamıyor buldum. Bunda Yiğit'in Deniz için planladığı yolculuğun bazı anıları canlandırmasının da etkisi var. Bu gezinin sanki ikisi için çok güzel bir anıymış gibi yine Şile'ye yapılıyor olması, ilk seferinde Yiğit'in Deniz'i nasıl aşağıladığı, onu ne kadar değersiz gördüğünü hatırlattı. Bu anılar da Şile sahnelerinin sonundaki 'Sevgi neydi? Sevgi emekti.' cümlelerini daha da anlamlı yaptı bir anlamda. Yiğit'in Deniz'le ilgili baştaki önyargılarının ve kibrinin kırılması, Deniz'in ona verdiği emekle, Yiğit'in çektiği her sıkıntıda yükünü hafifletmek için koşa koşa ona gitmesiyle ilgiliydi. Ama Deniz, Yiğit'in kalbine bu şekilde ulaşana ve o kapıyı aralayabilene kadar Yiğit'in onun için bir emek verdiğini söylemek mümkün mü? (O kadar hakaret edip yine kovmuyor oluşunu bir emek olarak görmezsek elbette.) Bütün bu süreçte Yiğit'e söylenen bunca yalanla; hayatı , kalbi ve aklının bu kadar altüst edilmesiyle çok büyük bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Ama bir yandan şu da bir gerçek ki Yiğit'in en başta önyargıyla Deniz'i tanımama, görmezden gelme hatası itti Deniz'i bunca yalanı söylemeye. Olayların bu hale gelmesi çok üzücü olsa da Yiğit biraz ettiğini buluyor aslında. 
 
Bu bölümde olan olaylar işte bütün bu olanları yeniden hatırlattı ve Deniz'in son yaptıklarının Yiğit'e çok acı vereceğini düşünüyorken ne hissettiğini o kadar önemsemiyor buldum kendimi. Senaryoyla ilgili son haftalarda çok şikayet etmiştim ama bir izleyicinin bir iki bölümde asla tahmin etmeyeceği bir duyguya ulaşmasını sağlayan, izleyiciyinin duygusuna böyle yön verebilen bir senaryonun aslında başarılı olduğunu kabul etmek gerek.
 
Finalde Yiğit'in Deniz'e "Her şey yeni başlıyor. Senden asla vazgeçmeyeceğim." sözleri de yine çok şaşırtıcı oldu. Deniz ne hissetti bu sözler üzerine? Söylemek güç.. Şile'de Deniz, Yiğit'ten, yani 'hayatının aşkı'ndan tam da duymak istediği şeyleri duymuştu. O çaresizlikte, bu sahneyi yaşamanın göz yaşıyla sonuçlanması normaldi. Bununla birlikte Deniz, aslında aşık olduğu adamla o sahneyi yaşarken de yolculukta da öncesinde de aklından Tuna'yı hiç çıkarmadı. Bütün o zaman boyunca Yiğit onları başbaşa zannederken hep üç kişiydiler aslında. Şimdi Tuna'yla ilgili gerçeği öğrendikten ve onun ısrarına rağmen Deniz yine de Tuna'yı seçtikten sonra bile Yiğit'in ondan hâlâ vazgeçmiyor oluşu Deniz'i rahatsız mı edecek yoksa içten içe kalbi yine Yiğit için atmaya mı başlayacak? Deniz gerçekten artık o 'Deniz' değil mi, kestirmek güç.
 
'Final sahnesi şaşırttı' derken esas sürpriz fragmandan geldi.. Görmeyi beklediğim, Deniz'e ve Tuna'ya kök söktüren ya da Deniz'i kazanmak için uğraşan bir Yiğit'ti ama önümüzdeki bölüm her şeyi öğrenmesini beklemiyordum. Çok şaşırdım ve doğrusu sevindim de. İzlediğim diziyle ilgili tahminlerimin hatalı çıkmısı beni mutlu ediyor. Yine de tahminlerde bulunmaktan alıkoyamıyor insan kendisini.
 
Ben her şeye rağmen, bu hikayenin sonunda Deniz ve onun 'hayatının aşkı' Yiğit'in birlikte olacağını düşünüyorum. Belki Tuna'nın kalbi kıralacak belki de denenen ilişkiden sonra olamayacağını ikisi de anlayacak. Ama eğer düşen reytingler ve kalan bölümler izin verirse güzel bir hikaye izleyeceğiz. - 1001 Tv
 
 
 
 
 

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı