1001 Tv > 1001 Yorum > Günseli Yıldız röportajından bir şey çıkacak

Günseli Yıldız röportajından bir şey çıkacak

Uzunçorap | 5.09.2016 | Seviyor Sevmiyor
Seviyor Sevmiyor

Tuna bozdu, Tuna kurtardı

Seviyor Sevmiyor, geçen bölüm Deniz'in, Yiğit ve İrem'in öpüşmelerini görüp denize düşmesiyle bitmişti. Bu bölümde Tuna denize atlayıp Deniz'i kurtardı. Tuna zaten ne zaman yardıma ihtiyacı olsa, Deniz'in yanında, ama bu süreçte zannımca Tuna'nın bir yanlışı var, hem de büyük: Deniz ve Yiğit teknede dans ederlerken ve Deniz zorlansa da Yiğit'e gerçeği söylemek üzereyken ne yaptı Tuna, geldi ayırdı ikisini ve hem dansı bitirdi hem de Deniz'i susturmuş oldu.


Deniz de İrem de 'Aşk'ı seçti.  Biri varlığında, diğeri yokluğunda...

Bu bölümde en güzel sahne, yine dizinin sonundaydı. Malum, bazı seyirciler İrem'den nefret ediyor. Deniz'i kandırdığı ve dostluklarına ihanet ettiği için. Fakat dizi bu bölümde İrem antipatisi taşıyan seyircilere, İrem'in de Deniz'in de biri kuzey kutbunda biri güney kutbunda durup aynı yere, ekvatora baktıklarını ve aşkı diğer sebeplerin önünde tuttuklarını gösterdi. Hatırlayalım, Deniz, Tuna'nın 9 artısına doğrusuna rağmen, bir yanlış daha doğrusu eksik için yani aşk olmayışı sebebiyle Tuna'yı eledi.
İrem ise yüzlerce yanlışa ve eksiye rağmen, ki bu eksilerin içinde Deniz'i kaybetmek de var, dahası ileriki zamanda nikah işlemleri için gün alalım falan dediklerinde, adının "Deniz" soyadının "Aslan" olmadığının ortaya çıkması gibi aklen düşündüğünde yolun zaten kısa olduğunu gösterecek işaretler de var ama İrem hepsini, 1'in önüne konmuş sıfır gibi öteledi ve aşkı seçti. Biri artıdan biri eksiden giderek, biri varlığı, biri yokluğunda, ama ikisi de ♥'ı seçti.


"Tuna ve Maykıl" Olacak mı yoksa?

Doğrusu, Deniz, Tuna'yı akşamın bir vakti ofise çağırdığında, loş renkli bir ortam da hazırlamış, ne oldu, umutlandık tabii. Yani aslında Deniz Yiğit'le de olsa yine umutlanırız biz, ama Tuna'yla da umutlanırız, Tuna da bal şeker bir adam. Ne diyordum, umutlandık ama finalde ne oldu? Deniz no Tuna, yes Yiğit dedi. Tuna'nın bu zor "final"i kaldırışı da kendisine yakışır şekildeydi, yine içinde bulunduğu durumu yücelterek, asilane. Bu yanda bunlar olurken, öte yanda İrem Yiğit'e aşkını ilan etti ve  bundan sonra kim tutar İrem'le Yiğit'i! Bir öpküyle denize düşen Deniz'in bundan sonra çekeceği var.


Günseli Yıldız röportaj kasetinden bir şey çıkacak

Bundan sonrasını saf masum seyirci olarak şöyle istiyorum: Yiğit İrem'le yola devam ederken, Tuna da Deniz'den bütünüyle vazgeçmez, Deniz inkar etse ve biraz modifiye olmuş olsa da "kanka forever"lıkları devam eder. İrem'e kavuşan Yiğit kendini mutlu sanmaktadır fakat Deniz'in Günseli Yıldız'la yaptığı röportajın teyp kaydını dinlerken, Tuna'nın Denize aşık olduğunu öğrenince, kendisini kıskançlık içinde bulur.  Bu da onu kafa karışıklığına sürükler.  Sonraki günlerde de Deniz'i özler. Neyse, falan filan. Şunu diyeceğim özetle, işin kadayıf üstüne kaymak kısmı şurası olacak: Yiğit bir gün İrem'e gidecek, diyecek ki, İrem, sen benim çocukluk aşkım Deniz Aslan'sın evet, ama ben bir başkasına, başka bir Deniz Aslan'a aşık oldum, beni affet. Yani Yiğit  yıllar sonra Deniz'e tekrar aşık olur, onun asıl Deniz olduğunu bilmeden ve "Seviyor Sevmiyor"  karakterin tipiyi yendiği, yüzeyselliğin derinliğe yenildiği bir güzel hikaye olur.


Tuna esaslı gözlemci

Tuna'nın super gözlemci, dikkatli, ayrıntıcı özelliği yazarlığını besleyen ve yazarlığından beslenen, yani yazarlığıyla ilişki bir nitelik zannımca. Detaylar konusunda acayip zengin ve sürpriz yumurta bir adam. Bir şey oluyor, bu Tuna'dan kaçmaz diyoruz, takdirle takip ediyoruz.


Bölümün havai fişekleri

Bu bölümün gelişmelerinden biri Deniz'in, Tuna'nın aşkını öğrenmesiydi, daha bitmedi, bir diğer gelişme de Tuna'nın Deniz ve İrem arasındaki çetrefil oyunu öğrenmesiydi. A, bitmemiş, Deniz'in de İrem'in ihanetini öğrenmesiydi, üçüncü olarak.


Müzikal gibi

Bu bölümde hayal sahnesi önceki bölüme göre nispeten azdı, bu iyi bir şey. Fakat şöyle bir nahoşluk dikkatimi çekti bu bölümde: En kritik sahnelerde arkada yoğun müzik, sanki hayal dünyasında geçiyor sahneler yine, değil ama öyle gibi, sanki müzikal, arkadaki müzik aralıksız devam ediyor, önde bağırış tartışma, alt üst, karmaşık bir duygu veriyor sahne. Evet müzik olmasaydı drama dönerdi ama böyle de tam olmadı.


Karakterlerin değişimi

Şurası da yanlıştı, bilgi olarak, İrem yüzleşirlerken Deniz'e dedi ki, "Sokaktaki teyzeler, amcalar, sokak hayvanları bile seni seviyor be!" (Burada son cümlede modunun birden değişip öfkelenmesi efsoydu) Fakat dizinin ilk bölümünde İrem'di sevilen, popüler olan, doğum günü partisinde kalabalıklar arasında eğlenen, havuza düşünce milletin başına üşüştüğü. Ayrıca Deniz bu kadar yardımsever de değildi, hatta acımadan İrem'e "Hayatımda beni ben olduğum gibi seven tek insan Yiğit'ti" falan demişti, İrem'e hiç acımadan.  Sarfettiği acıtı cümleleri o zaman da yazmıştım.
Fakat bizim Deniz'in böyle yardımseverlik, içtenlik vb. bir artısı olmasa ve böyle sevilmese, yani ne karakter ne iş ne aşk ne de etraftan sempati, hepten loser olsaydı, bu dizi yürümezdi, evet. Bir de daha önceden Tuna ve İrem birbirine uyar mı diye düşünüyordum ama karakterleri hiç uyuşmuyor, gerçekten Tuna ve Maykıl yani Deniz süper uyumlu. İrem'i ise ne Tuna'ya ne Yiğit'e tam uyduramıyorum, zaten başta tanıdığımız eller havaya İrem de pek kalmadı. Dur bakalım neler olacak. - 1001 Tv

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı