1001 Tv > 1001 Yorum > O Hayat Benim'de bir Semi Final

O Hayat Benim'de bir Semi Final

Uzunçorap | 1.12.2014 | O Hayat Benim
O Hayat Benim

O Hayat Benim yine heyecan dolu, gelgitli bir bölümle karşımızdaydı. Dizi bu medeceziri yakalamayı çok güzel beceriyor.
Üzüyor, sevindiriyor, gerginleştiriyor, yatıştırıyor, ciddileşiyor, şakalaşıyor, zenginlik ve yoksulluk, sefillik ve yüce gönüllülük,
kardeşlik, dostluk, sevgililik, evlilik, kırık gönüller, geçmişe özlemler, sorular, şüpheler, düğümler ve çözümler yaşam gibi hepsi birarada.
Ama dizinin bu bölümünü uzun uzun yazmayacağım. Dikkatimi çeken iki şeyi yazacağım:
Dizinin başından beri jenerikte olan o müzik, o melek figürü ve karlı afiş bu bölümde birdenbire karşımıza çıktı.
Doğrusu bu başa dönüş bana bir yarı finali hatırlattı. Acaba senaristler bu bölüme ne gizlediler de
tam da bu bölümde, dizinin başına, başlangıcındaki öğelere yoğun bir gönderme yaptılar, diye düşünüyorum.
Dizinin özetinde bu bilgi yoktu, belki basın bültenlerinde vardır fakat benim tahminim şu: Bu bölümde genelde filmlerin sonunda gerçekleşen
katarsis kısmen gerçekleşti, yani düğümlerin çözülmesi. İlk defa Hasret'in, Mehmet Emir'in ağzından acaba Bahar gerçek kızımız mı, şüphesini
duyduk. Genelde klasik hikaye gidişatında kahramanların akıllarına bu soru/şüphe düşer düşmez işler çözülürdü ama kurgular da evrimleşiyor, gelişiyor,
belki de daha gerçekçi oluyor ya da yürünmemiş bir rota deneniyor, kahramanların akıllarına şüphe düşüyor ama eyleme geçilmiyor. Çünkü
eyleme geçmek kolay değil. Bazı şeyler de zamana bırakılıyor, ya da yavaş yavaş yapılıyor.

Bu bir yana, bir de finalde iki aileden suçlu olanının kelepçelenerek karakola götürülüşleri ve kandırılmış olanın yani
Bahar, Hasret, Mehmet Emir ve Ateş'in
özgür olarak arkada kalışları ve yine de tutuklananlar için üzülmeleri vardı. Nasıl az önce bahsettiğim ayrıntılar dizinin jeneriğine bir göndermeyse,
bu final de dizinin asıl finaline bir göndermeydi adeta. Seyirci olarak bizde de hem bir ohb! deyiş yani oh be! çünkü
gerçekler açığa çıkıyor, bir de aslında Efsun'un, Nuran'ın, İlyas'ın, Sakine'nin ezikliklerini, gerekçelerini, süreci bilişin getirdiği burukluk.
Kısmi bir oh be. Yarım.

Dizi bu bölümüyle, semi finale yakışır bir şekilde hem Totalde hem AB'de 1. oldu.
Ahkam kesmeye sinir olurum, bu yazıyı da hem isteyerek yazdım hem de yazarken sinir oldum. Her şey yarım yarım.
Şimdilik böyle,
Yıldızımız Parlasın!

 

O Hayat Benim

O Hayat Benim yine heyecan dolu, gelgitli bir bölümle karşımızdaydı. Dizi bu medeceziri yakalamayı çok güzel beceriyor.
Üzüyor, sevindiriyor, gerginleştiriyor, yatıştırıyor, ciddileşiyor, şakalaşıyor, zenginlik ve yoksulluk, sefillik ve yüce gönüllülük,
kardeşlik, dostluk, sevgililik, evlilik, kırık gönüller, geçmişe özlemler, sorular, şüpheler, düğümler ve çözümler yaşam gibi hepsi birarada.
Ama dizinin bu bölümünü uzun uzun yazmayacağım. Dikkatimi çeken iki şeyi yazacağım:
Dizinin başından beri jenerikte olan o müzik, o melek figürü ve karlı afiş bu bölümde birdenbire karşımıza çıktı.
Doğrusu bu başa dönüş bana bir yarı finali hatırlattı. Acaba senaristler bu bölüme ne gizlediler de
tam da bu bölümde, dizinin başına, başlangıcındaki öğelere yoğun bir gönderme yaptılar, diye düşünüyorum.
Dizinin özetinde bu bilgi yoktu, belki basın bültenlerinde vardır fakat benim tahminim şu: Bu bölümde genelde filmlerin sonunda gerçekleşen
katarsis kısmen gerçekleşti, yani düğümlerin çözülmesi. İlk defa Hasret'in, Mehmet Emir'in ağzından acaba Bahar gerçek kızımız mı, şüphesini
duyduk. Genelde klasik hikaye gidişatında kahramanların akıllarına bu soru/şüphe düşer düşmez işler çözülürdü ama kurgular da evrimleşiyor, gelişiyor,
belki de daha gerçekçi oluyor ya da yürünmemiş bir rota deneniyor, kahramanların akıllarına şüphe düşüyor ama eyleme geçilmiyor. Çünkü
eyleme geçmek kolay değil. Bazı şeyler de zamana bırakılıyor, ya da yavaş yavaş yapılıyor.

Bu bir yana, bir de finalde iki aileden suçlu olanının kelepçelenerek karakola götürülüşleri ve kandırılmış olanın yani
Bahar, Hasret, Mehmet Emir ve Ateş'in
özgür olarak arkada kalışları ve yine de tutuklananlar için üzülmeleri vardı. Nasıl az önce bahsettiğim ayrıntılar dizinin jeneriğine bir göndermeyse,
bu final de dizinin asıl finaline bir göndermeydi adeta. Seyirci olarak bizde de hem bir ohb! deyiş yani oh be! çünkü
gerçekler açığa çıkıyor, bir de aslında Efsun'un, Nuran'ın, İlyas'ın, Sakine'nin ezikliklerini, gerekçelerini, süreci bilişin getirdiği burukluk.
Kısmi bir oh be. Yarım.

Dizi bu bölümüyle, semi finale yakışır bir şekilde hem Totalde hem AB'de 1. oldu.
Ahkam kesmeye sinir olurum, bu yazıyı da hem isteyerek yazdım hem de yazarken sinir oldum. Her şey yarım yarım.
Şimdilik böyle,
Yıldızımız Parlasın!

 

Oyuncu kadrosu Genel Bilgiler Haftalık Dizi Programı